Quantcast
Channel: Girişim Haber
Viewing all 7107 articles
Browse latest View live

Girişimciler, AR-GE Teşviklerinde Yeni Dönem Başladı!

$
0
0

Teknolojinin çok hızlı değiştiği ve yeniliklerin çığ gibi yayıldığı bir dönemdeyiz. Teknolojik gelişmenin hızına sadece vatandaş değil, sektörün içinde olanlar bile yetişemez duruma geldi.

2023 hedefleri olan Türkiye’nin de bu küresel değişim rüzgârının dışında olması elbette düşünülemez. İşte bu yüzden devletimizin ülkemizde araştırma, geliştirme ve tasarım faaliyetlerin gelişmesi için verdiği önem ve destek son yıllarda ciddi şekilde artmıştır. Bu olumlu bir gelişme olarak sevindiricidir. Rekabetin arttığı, markalaşmanın önem kazandığı, teknolojinin çığ gibi büyüdüğü bir dönemde, Türkiye için kalkınmanın vazgeçilmez yapı taşı anlamına gelen sanayi çok önemli bir duruma geldi.

Artık durma dönemi değil; sanayicimiz, üniversitelerimiz ve kamu hep birlikte yeniçağın gereklerini yapıyor olmamız gerekiyor. Çağımız "bilgi çağı" olunca, rekabet gücünü artırabilmenin ve ilerlemenin yolu bilgiye hükmedebilmekten geçiyor. Tabi bilgiden kasıt kullanılabilir bilgidir. Çünkü biliyoruz ki; kullanılabilir bilgi ancak ekonomik değer taşır. Bunun farkında olan devletimiz de bu farkındalık çerçevesinde araştırma, geliştirme ve tasarım faaliyetlerinin gelişmesi için ülkemizde mevzuatlarını güncelleyip, vergisel ve diğer teşvik mekanizmalarını geliştiriyor. Türkiye Ar-Ge, tasarım ve inovasyon konusunda teşvik unsurlarında son dönemde yaptığı düzenlemeler ile önemli adımlar attı. Bu yazımızda kısaca bunlardan bahsetmek istiyorum.

2016 Yılında Ar-Ge, Tasarım Ve İnovasyon Konusunda Teşvikler İçin Yapılan Düzenlemeler

  1. 6728 Sayılı "Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" 09.08.2016 tarihli ve 29796 Sayılı Resmi Gazete ‘de yayınlandı,
  2. Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesine İlişkin Uygulama ve Denetim Yönetmeliği 10.08.2016 tarihli ve 29797 Sayılı Resmi Gazete ‘de yayınlandı,
  3. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği 10.08.2016 tarihli ve 29797 Sayılı Resmi Gazete ‘de yayınlandı,
  4. Ar-Ge, Yenilik ve Tasarım harcamalarının Gelir ve Kurumlar Vergisi kapsamında indiriminin Artırımlı Olarak Uygulanması konusunda 2016/9092 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı 10.08.2016 tarihli ve 29797 Sayılı Resmi Gazete ‘de yayınlandı,
  5. Ar-Ge veya tasarım Merkezleri ile Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde Çalışan Ar-Ge veya Tasarım Personelinin Merkez ya da Bölge Dışında Geçirdiği Sürelerin Gelir Vergisi Stopajı Kapsamında Değerlendirilmesi Hakkında 2016/9091 Sayılı BKK 11.08.2016 tarihli ve 29798 Sayılı Resmi Gazete ‘de yayınlandı,
  6. Ar-Ge Merkezlerinde İstihdam Edilecek En Az Tam Zamanlı Ar-Ge Personel Sayısı Hakkında 2016/9093 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı 11.08.2016 tarihli ve 29798 Sayılı Resmi Gazete ‘de yayınlandı,
  7. Tasarım Faaliyet Alanlarının Belirlenmesiyle İlgili Bakanlar Kurulu Kararı  11.08.2016 tarihli ve 29798 Sayılı Resmi Gazete ‘de yayınlandı

Görüldüğü gibi; devlet Ar-Ge, tasarım ve inovasyonu desteklemek, bunun katma değer oluşturulmasına destek için mevzuat konusunda neredeyse sil baştan her şeyi düzenledi.

Peki, Bu Yepyeni Düzenlemeler İle Neler Getirildi?

  1. Sipariş yöntemiyle Ar-Ge yapılmasına imkân verildi,
  2. Üniversite-sanayi işbirliklerinin oluşması kolaylaştırıldı,
  3. Ar-Ge merkezi kurmak için 50 olan asgari Ar-Ge personel sayısı 15’e düşürüldü,
  4. Gümrük vergisi kolaylığı, temel bilim mezunlarına verilen maaş desteği ve gelir vergisi istisna oranının yükseltilmesi,
  5. Ar-Ge personeli için izin ve bayramların destek süresine dâhil oldu,
  6. Ar-Ge ve İnovasyon Projesi kapsamında Ar-Ge merkezi dışında çalışacak personelin gerekli izinler alınmak kaydıyla ücretlerin %100’ü teşvik kapsamına alındı,
  7. Yüksek Lisans ve Doktora eğitimler amacıyla, Ar-Ge veya tasarım merkezi dışında zaman geçiren çalışanın ücretleri teşvik kapsamına alındı ve ücretlerin %100’ü Gelir Vergisi Stopajı muafiyeti kapsamına girdi,
  8. Ar-Ge merkezlerinde bir önceki yıla göre artan Ar-Ge harcamasının ilave %50 olarak desteklenmesi imkânı getirildi,
  9. Kurumlar Vergisi ve Gelir Vergisi Kanun’larında düzenlenen Ar-Ge indirimi 5746 sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun’a taşınarak, uygulayıcıların tereddüt ettiği Gelir, Kurumlar vergisi ve Ar-Ge Kanun’ları arasındaki uygulama farklılıkları ortadan kaldırıldı. Düzenlemeler artık Maliye ve Sanayi Bakanlığı tarafından birlikte yapılacak,
  10. Damga Vergisi Kanunu ve Harçlar Kanunu’nda değişiklik yapılarak, ileri teknolojiye sahip şirketlerin satın alınmasında istisna uygulaması getirildi,
  11. Sınai Mülkiyet Haklarında İstisnayı düzenleyen Kurumlar Vergisi Kanunu maddesi yeniden düzenlendi. ​Böylece sınai mülkiyet hakkının Maliye Bakanlığı tarafından değerlemesine gerek kalmadı,
  12.  Yurt dışına sunulan "yazılım, tasarım, mühendislik, mimarlık" gibi belli nitelikli hizmetlerin %50 kurumlar vergisi istisnasından yararlanmasına imkân getirildi,
  13. Hizmet ihracatı yapabilecek sektörler artırıldı,
  14. Bölgesel Ar-Ge yönetim merkezlerine kurumlar vergisi muafiyeti getirildi,
  15. İşletmeye dâhil olan gayrimenkulün iktisadi değerini artırıcı niteliği olan ısı yalıtımı ve enerji tasarrufu sağlamaya yönelik harcamalar yapıldığı yılda doğrudan gider yazılabilme imkânı getirildi,
  16. Ar-Ge veya tasarım harcamaları için vergi indiriminden %100 olarak değil, %150 olarak yararlanabilme imkânı getirildi.

Ar-Ge temelli iş modelleri olan veya fikirleri olan girişimcilere faydalı olması dileğiyle.


AKBANK Girişimci Geliştirme Programı Başvuruları Başladı

$
0
0

Sabancı Üniversitesi Girişimcilik Kurulu ve Akbank işbirliği ile gerçekleştirilen“Akbank Girişimci Geliştirme Programı”na başvurular başladı. Programa Türkiye'de kurulmuş bir şirketin yönetimde aktif olan bir ortağı veya üst düzey yöneticisi başvurabilecek.

Akbank ve Sabancı Üniversitesi Girişimcilik Kurulu işbirliği ile gerçekleştirilen“Akbank Girişimci Geliştirme Programı” başvuruları 16 Ekim 2016’ya kadar devam edecek. Programa Türkiye'de kurulmuş bir şirketin yönetimde aktif olan bir ortağı veya üst düzey yöneticisi başvurabilecek. Programda yapılacak değerlendirme ve seçim sürecinde; projelerin yarattıkları katma değer, ne kadar inovatif oldukları, kat ettikleri yol, büyüme potansiyelleri ve hedefleri gibi konular göz önünde bulundurulacak. 

Akbank Girişimci Geliştirme Programı kapsamında girişimcilere, toplam beş gün süren ve büyüme yolculuklarında bilmeleri gereken strateji, inovasyon, pazarlama, operasyon, finans, insan kaynakları, hukuk, fikri mülkiyet ve kamu destekleri konularında bilgi verilecek. Eğitimler 14-18 Kasım 2016 tarihlerinde Sabancı Üniversitesi Karaköy Minerva Palas’ta düzenlenecek ve program sonunda katılımcılara Sabancı Üniversitesi tarafından sertifika verilecek. Sertifika töreninin ana konuşmacısı ise son zamanların dikkat çeken girişimcilerinden, ABD’de doktora yaparken Silikon Vadisi’nde kurduğu girişime 2 haftada 1 milyon dolar yatırım alan, Türkiye’ye dönüp kısa sürede Eve Biri Lazım, Çaycı ve PayPad gibi ses getiren girişimleri başlatan, "Türkiye’de her sorun bir fırsattır" diyen Veysel Berk olacak.

“Girişimcilere Desteğimiz Sadece Finansmanla Sınırlı Değil”

Programa ilişkin bilgi veren Akbank KOBİ Bankacılığı’ndan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Bülent Oğuz, ekonomik büyümeye dinamizm ve ivme kazandırmak için girişimcileri desteklemenin büyük önemi olduğuna işaret etti ve ekledi:
“Girişimcilik ve yenilikçilik ekonominin önemli unsurları arasında yer alıyor; verimliliği artırırken, büyümeye hız kazandırıyor ve dolayısıyla yeni iş olanakları yaratıyor. Bu nedenle, finansmandan, pazar bulma aşamasına kadar geniş anlamda girişimcinin yanında olmamız gerektiğine inanıyoruz. Akbank olarak, ülkemiz için değer yaratma misyonumuzu girişimcilik alanında yaptığımız projelerle güçlendiriyoruz. Buradan hareketle, ülkemizde girişimcilik kültürünün daha da yaygınlaşması, daha fazla girişimci yetiştirilmesi ve girişimciler için fırsatların artırılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu sebeple, girişimcilere bir yandan her türlü bankacılık ürün ve hizmetlerini götürürken, bir yandan da sürdürülebilir büyümelerini sağlamak için danışmanlık ve eğitim destekleri veriyoruz. Bu amaçla, Sabancı Üniversitesi ile birlikte "Akbank Girişimci Geliştirme Programı"nı hazırladık. Çok sayıda girişimci arasından belirlenecek 50 girişimcimiz, bu yıl da bir tür mini MBA programı niteliğindeki bu eğitime katılacak. "Akbank Girişimci Geliştirme Programı"nı tamamlayan girişimcilerimiz, geleceğe daha güvenle ilerlemeleri için sağlıklı büyümenin yollarını ve yöntemlerini öğrenecek."

Eğitimler, Sabancı Üniversitesiöğretim üyeleri ve iş dünyasında konusunda uzman isimler tarafından verilecek. Program kapsamında;

  • Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi  Dilek Çetindamar “KOBİ’lerde İş Planı & İş Modelleri”,
  • Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Cenk Kocaş “KOBİ’lerde pazarlama ile değer yaratma”,
  • Yalın Enstitü’den Uzman Hüsrev Yaman “KOBİ’lerde Operasyonlar, Yalın Üretim & Yönetim ile rekabetin önüne geçme”,
  • Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Berna Beyhan “KOBİ’lerde Strateji & İnovasyon ile fark yaratma”,
  • Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Yiğit Atılgan “KOBİ’lerde doğru finans yönetimiyle büyüme”,
  • Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Arzu Wasti “KOBİ’lerde liderlik ve insan kaynakları yönetimi”,
  • Diffusion Capital Partners Kurucu Ortağı Ömer Hızıroğlu “KOBİ’ler için Hukuk & Fikri Mülkiyet”,
  • Sabancı Üniversitesi Girişimcilik Kurulu kamu fonları uzmanı Başar Kaya “KOBİ’ler için Kamu Destekleri”

konu başlıklarına değinecek.

Akbank Girişimci Geliştirme Programına ilişkin bilgi veren Sabancı Üniversitesi Girişimcilik Kurulu Akademik Direktörü Prof. Dr. Dilek Çetindamar: “Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının endeksinde Türkiye'nin ‘En Girişimci ve Yenilikçi Üniversitesi’ olmanın getirdiği sorumlulukla sürekli yeni faaliyetlerle girişimcilere katkıda bulunmamız gerektiğinin bilincindeyiz ve Sabancı Üniversite olarak buna göre hareket ediyoruz. 2003 yılından beri devam eden Girişimci Geliştirme Programı’nda orta gelir tuzağı diye ifade edilen büyüme kıskacından Türkiye'nin çıkmasına destek olacak olan yenilikçi ve yaratıcı girişimlerin yeteneklerinin geliştirilmesi için çalışıyoruz. O yüzden, sağlıklı ve sürdürülebilir büyüme aşamasına gelmeye çalışan ve kendini "yalnız" hisseden girişimcilerin, hem modern girişimcilik ve yönetim teknikleri hakkında haberdar olmalarını hem de kendi gibi olan birçok girişimciyle tanışmalarını hedefledik. Küresel rekabette Türk KOBİ’lerinin yenilikçilik, hız ve icraat yönlerinde bir sıçrama yaşamaları çok önemli, biz de Akbank’ın destekleriyle her sene Türkiye ekonomisinin bel kemiği KOBİ’lerimizden 50 KOBi’mizin rekabetçi gücünü arttırmak için buna uygun olacak şekilde, geniş kapsamlı bir sertifika programı hazırladık.” dedi.

Unutmayın, Ücretsiz olarak katılım sağlanabilecek programa başvurular 16 Ekim 2016’ya kadar devam edecek.

Akbank Girişimci Geliştirme Programı hakkında daha detaylı bilgiye www.akbank.com web adresi üzerinden ulaşabilir, başvuru işlemlerinizi ise buradan gerçekleştirebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

İsveç'ten Eşyalarını Tamir Ettiren Vatandaşına Vergi İndirimi!

$
0
0

İsveç’te geçtiğimiz hafta alınan bir kararla halkın bozulan ürünleri atmak yerine tamir ettirmeye teşvik edilmesi kararlaştırıldı. Sosyal Demokrat parti ve Yeşiller partisinin koalisyonu tarafından alınan kararda, bisiklet, kıyafet, ayakkabı gibi tüketim ürünlerinin tamir edilmesi durumunda vatandaşların vergi indiriminden faydalanabilmesi planlanıyor. Ülkedeki tamir işlerinden alınan katma değer vergisi yüzde 25’ten yüzde 12’ye düşürülerek vatandaşlar yeni ürün almak yerine, eskisini tamir ettirmeye yönlendiriliyor.

İsveç Parlamentosu’nda görüşülen bir başka konu da, bulaşık makinesi, çamaşır makinesi, fırın gibi büyük cihazların tamir ettirilmesi durumunda vatandaşlara, tamir ücretinin yarısı oranında vergi iadesi uygulanması. İsveçliler halihazırda, temizlik ve tamir gibi paralı ev işleri yaptırdıklarında, ödedikleri ücretin yarısını, yıllık gelir vergisinden düşebiliyor.

Tamire Teşvik, Göçmenlere İş

Ülkenin Mali Piyasalar ve Tüketici İlişkileri Bakanı Per Bolund, “Bence İsveç’te şu anda bir değişim yaşanıyor. Halk, elimizdeki ürünleri daha uzun süre kullanarak malzeme tüketimini azaltabileceğimiz konusunda bilinçleniyor. Bu vergi indirimleri ile birlikte tamirat maliyetlerini düşürerek, sahip olunan ürünleri tamir ettirmeyi daha mantıklı bir karar haline getirebileceğimize inanıyoruz” şeklinde konuştu.

Bolund ayrıca vergi indirimleri ile canlanacak olan tamirat endüstrisinin, ülkedeki göçmenler için de yeni iş imkanları oluşturacağını ifade etti.

Diğer Ülkelerde Tamir Kültürü

Fransa: Tamir konusu İsveç dışında pek çok başka ülkede de önem kazanmaya başlıyor. 2015 yılında Fransa’da alınan bir kararla birlikte planlanmış eskitme suç olarak kabul edilirken, tüm üreticilerin müşterilerine iki yıl boyunca ücretsiz tamir ve yedek parça sağlaması zorunlu hale getirildi.

Japonya: Bazı ülkelerde ise tamir bir kültür, hatta bir sanat haline gelmiş durumda. Japonya’da yüzyıllardır uygulanan ‘kintsugi‘ adlı sanat, kırılan seramik ürünlerinin altın yaldızlı bir malzeme ile birleştirilmesine dayanıyor. Böylece kırılan ürün çöpe atılmak yerine, daha değerli ve daha dayanıklı bir hale getiriliyor.

Hindistan: Hindistan’da ‘jugaad‘ adı verilen akım ise günlük kullanım malzemelerini çöpe atmak yerine onları yeni amaçlarla kullanma fikrini savunuyor. Böylece, orijinal üretim amacına göre kullanılamaz hale gelen ürünler, farklı alanlarda hizmet vermeye devam ediyor.

Türkiye: Ülkemizde de ‘kırkyama‘ adı verilen tekstil ürünleri, zamanında ihtiyaç sebebiyle ortaya çıkmış olsa da günümüzde estetik değeri sebebiyle de satın alınıyor ve kullanılıyor. Bu ürünler, elde kalan küçük kumaş parçalarını değerlendirerek çöpe atılmaktan kurtarılmasını sağlıyor. Farklı desenlerin uyumu ise göze hoş gelen bir görüntü oluşturuyor.

Hollanda: Hollanda’da tamir kültürü ise ‘Repair Café Foundation‘ (Tamir Kafe Derneği) ile özellikle son yıllarda popüler hale geldi. Tamir kafelerde bölge halkından kişiler ayda bir kez kafeye gelerek birkaç saatliğine tamir hizmeti veriyor. Böylece yırtılan kıyafetlerinizi ya da kırık lambalarınızı komşularınıza tamir ettirebiliyorsunuz. Amsterdam’da başlayan bu hareket daha sonra yeni tamir kafelerle birlikte 29 ülkeye yayıldı.

İrlanda: Son olarak, İrlanda’nın tamir kültürüne katkısı ise yeni bir ürünle oldu. Jane Ni Dhulchaointigh tarafından geliştirilen Sugru adlı oyun hamuruna benzeyen yapışkan ürün, her türlü şekle girebiliyor ve pek çok eşyanın tamirinde kullanılabiliyor. Ni Dhulchaointigh“Herkesin oynamak isteyeceği, eğlenceli bir ürün geliştirmek istedim. Böylece insanlar daha fazla tamir yapmak isteyecek” diyor

dunyahalleri.com kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Üniversiteliler, Genç MÜSİAD’ın YBA Projesi ile Profesyonelleşiyor!

$
0
0

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) gençlik yapılanması olan Genç MÜSİAD, üniversite öğrencilerine yönelik eğitim projesi başlattı. Geleceğin lider ve işadamlarını yetiştirmek amacıyla hayata geçirilen Young Business Academy (YBA), 1 Ekim Cumartesi günü İstanbul Şehir Üniversitesi’nde tüm heyecanıyla başladı.

Genç MÜSİAD’ın 25 yaş altı lisans veya ön lisans programında okuyan, özgüveni yüksek, hedefleri olan, kararlı, girişimci, yeniliklere açık ve ahlaki disipline önem veren bireylerin iş hayatına atılmadan önce kendilerinde bulunması gereken donanımları sağlamayı hedeflediği Young Business Academy (YBA) projesi, 1 Ekim Cumartesi günü Şehir Üniversitesi’nde düzenlenen programla başladı. YBA’ya başvuru yapan binlerce kişi arasından seçilen 150 kişi, eğitimlere katılarak girişimcilik yolundaki belki de ilk adımlarını atma fırsatına sahip oldular.

YBA Projesi ile üniversite okuyan vizyon sahibi gençler, alanında uzman, CEO, girişimci ve yöneticilerin eğitmen olarak yer alacağı projede bir araya gelme fırsatı bulacaklar. Açılış konuşmasını yapan Genç MÜSİAD Başkanı Yavuz Fettahoğlu, “Hepiniz pırıl pırıl gençlersiniz. Eminim ki bu sıralarda oturan kardeşlerimiz ileride ticarete ve ülke ekonomisine katkı sağlayan önemli konumlarda olacaklar. Bu sıralarda projeleriniz için önemli adımlar atacaksınız. Belki yanınızda oturan arkadaşlarınızla güzel ortaklıklar kuracaksınız. Bu nedenle bu sıralar sizin için önemli fırsatlar doğuracak. Bizim yıllardır yanlış yansıtılan “Girişimcilik” kavramını değiştirip, üreten bir toplum haline gelmemiz gerekiyor. Girişimcilik kavramını doğru bir şekilde yaşayabilmeli ve doğru bir şekilde aktarabilmeliyiz. Girişimcilik franchising açmak gibi algılanıyor. Hadi üretelim diyenlerin sayısı oldukça az. Bizim ülke olarak gelişmiş ülkelere göre daha geride kalmamızın en büyük nedeni bu algıdır. Bizim bu algıyı değiştirip artık üretmeye başlamamız gerekiyor. Eğitim süreci boyunca eşsiz isimler ile bir araya geleceksiniz. Bu programdan en iyi şekilde istifade edip, hayal edin ve üretin. Yarın gençlerin yarını olacak. Sizin sayenizde nesiller değişecek ve Türkiye güzel günler yaşayacak” dedi.

Program SefaMerve’nin kurucu ortağı Mehmet Metin Okur ve Google Perakende Müdürü İhsan Ceyhan Solak’ın “Dünya ve Teknolojide Gelecek” konulu oturumu ile devam etti. “Liderlikte Gelecek” konulu sunum yapan ve kendi iş hayatındaki etkileyici olaylardan ve fırsatlardan da örnekler veren Okur,“Hayatta daima yürüyeceksin. Asla durmayacaksın. Zaman kaybetmeden biran önce harekete geçin. Geliştireceğiniz projeler çözüm odaklı olsun. Hayattaki herhangi bir soruna çözüm üretsin. Bir yerde sorun varsa orada proje vardır” diyerek gençlere önerilerde bulundu. Okur, ayrıca risk almanın önemini ve başarıya ulaşmada gerekli argümanlar hakkında katılımcıları bilgilendirdi.

Öğleden sonraki oturumda “Aramada Gelecek” adlı sunumuyla sektörü hakkında önemli bilgiler veren Google Perakende Müdürü İhsan Ceyhan Solak,“Gelecekte ne olacağını hiçbirimiz bilemeyiz. Ama geleceği şekillendirebilmemiz için geçmişi çok iyi bilmemiz gerekiyor” dedi.

Samsung Electronics Türkiye Başkan Yardımcısı Tansu Yeğen ise konuşmasını katılımcıların istediği konular doğrultusunda sürdürdü. Yeğen, kariyer tavsiyelerinin yanı sıra teknoloji, nesnelerin interneti ve Samsung'un gelişim süreci hakkında bilgiler verdi.

Eğitimin ikinci gününde Kartal Oto Sanayi’den Genç MÜSİAD başkanlığına uzanan hayat hikâyesini katılımcılarla paylaşan Genç MÜSİAD Başkanı Yavuz Fettahoğlu, Türkiye’nin küresel ekonomi pastasındaki yerini ve bu pastada söz sahibi olmak için Türkiye’nin sahip olması gereken vizyonları aktardı.

ENOSAD Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği Genel Başkanı Sedat Sami Ömeroğlu, dünden bu güne sanayi devrimleri hakkında katılımcıları bilgilendirdikten sonra yakın gelecekte bizleri bekleyen “SANAYİ 4.0”ın insanlığa sunacağı faydalardan ve zararlardan bahsetti. Altınay Robot'un kurucusu Hakan Altınay ise Altınay Robot’un kısıtlı imkanlarla üretilmiş bir robot kolundan bu gün beyaz eşyadan otomotive, gıdadan savunma sanayine bir çok alanda başarılı projelere imza atışının kronolojik gelişimini katılımcılarla paylaştı.

1 Ekim’de başlayan YBA eğitim süreci Ocak ayına kadar, alanında uzman bir çok ismi “Geleceğin İşadamları” ile buluşturmaya devam edecek.

Young Business Academy (YBA) ve Eğitimciler hakkında daha detaylı bilgiye www.youngbusinessacademy.org web adresi üzerinden ulaşabilirsiniz. (Sitede eğitimcilerin sadece bir kısmına yer verilmiştir)

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Firmanızın Geleceği İçin Nelere Odaklanmanız Gerekiyor?

$
0
0

Çalışma hayatı herhalde hiç bu kadar zor ve acımasız olmamıştı. Çalışanların çok mutlu olmadığı, yöneticilerin mutsuz çalışanları çalıştırırken yıldıkları bir olgudan bahsediyoruz. Kısacası kimse, işe gidenlerin koşarak, şevkle işe gittiğini iddia edemez.

İş dünyamızın genetiği çalışanın asıl derdini anlamaktan uzak bir portre çizmektedir.

Ama işler değişiyor; çalışanın elinde daha fazla güç var şimdi; daha fazla birikime sahip, daha fazlasını biliyor, daha fazla şeyler istiyor, işverenden. Dolayısıyla firmaların elindeki ‘güç’ değişim geçirerek sismik kaymayla çalışanın eline geçiyor. Aynı zamanda bilgiye erişimin ve yaymanın  kolaylığı şirketlerin elindeki en önemli diğer güç olan bilgi tekelinin de yıkılmasını sağladı. Her bilgiye herkes istediği yerden ve istediği zamanda erişebilme gücüne kavuştu.

Müşteri tarafında ise durum ise daha vahim. Müşteriler bir şeylerin parçası olma ihtiyaçlarını sosyal ağlarla markalar üzerinden gidermeye başladılar.

Müşterinin yeni ‘güç’ olarak ortaya çıkması denklemleri değiştirdi. Bu güç şirketlerin yok sayamayacağı bir güç artık. Birçok şirketin acı tecrübeleri diğer şirketlere örnek olmuş ve tüm şirketler yeni iş dünyasının müşterilerini istemese de faaliyetinin merkezine koymak zorunda kaldı.

Müşterinin içinde olmadığı bir tasarım ve üretim sürecinin başarılı olma şansı oldukça düşük olacağa benziyor. Şirketler arkasına saklandıkları geleneksel güç duvarlarının yıkılışını izlerken müşterilerine karşı daha şeffaf ve çalışanlarına da daha taviz kar olmak zorunda kaldılar.

Günümüz dünyasında artık sermayenin üstünlüğüne dayalı dönemin kapandığı, beşeri sermayenin öne geçtiği gerçeğini görmezden geliyor gibiyiz. Yeni nesil firmalarda çalışan insanlar hayatlarının geri kalan kısmını çalışmadan geçirecek imkânları olduğu halde, geleceğin peşinden koşuyorlar, geleceği belirleme üzerine çalışıyorlar.

Fırsatların azaldığı iş dünyasında artık fırsat yaratan yeni çalışma anlayışları öne çıkarken başarı artık verimli çalışmak değil, işin gelişimi için özgün kombinasyonlar üretmek anlamına geliyor. Ne kadar yaratıcı ve özgün isen o kadar başarılısın. Yaratıcı olmak bir fırsat değil, düşünce biçimi, yaşam biçimi. İşinde olduğu kadar hayatının her kesitinde bu özelliği beslemek, mesleğinin bir gereği değil, kişiliğin bir parçası olmalı.

Patronlar dünyasında da ayrıca baş döndürücü gelişmeler yaşanıyor. Dünün patronlarının becerileri çöp olmaya başladı. Patron olarak sanal dünyada da en az gerçek dünya kadar başarılı olmayı bilmek gerekiyor. Ekibinizi dün olduğu gibi bugünde baskılamaya devam ederseniz işe yarar bir tane bile eleman bulamazsınız etrafınızda. O açıdan anlama ve anlaşılma dramatik bir sorun haline gelmiş durumda. İnsanların neden öyle davrandığını anlama konusunda dev bir devrime ihtiyaç var.

Peki Firmanızın Geleceği İçin Nelere Odaklanmanız Gerekiyor?

  • İş dünyası ve yöneticiler açısında ihtiyaç olan tek şey ‘ardı arkası kesilmeyen yaratıcı ritim’ olmalıdır,
  • Firmanızın geleceği açısından iki şeye odaklanın: geleceğin stratejik detaylarına ve yeteneklerinizin güçlü yanını bilinçli şekilde ortaya çıkaracak şifreleri bulmaya,
  • Firma olarak kalıcı olabilmek için başarınızın mükâfatını erteleyin,
  • Çağımız yedekler çağı, her şeyin yedeğini alın. Tecrübenin bile yedeğini almayı unutmayın,
  • Firma içinde normal dil kullanım yerine egzantrik dil kullanılması için inovasyon eğitimlerine ağırlık verin,
  • İnternetle birlikte öyle bir piyasa anlayışlarına doğru gidiyoruz ki neredeyse ‘dijital çılgınlık’ kurumsallaşma “iştahını” bir kenara fırlatıp atmak üzere! Dijital dünyaya yatırımda sakın geri kalmayın,
  • Unutmayın firmalarda bir süre sonra rutinler başlar. Dolayısıyla yeteneksel kalıpların donuklaşmasını ancak yeni davranışlar geliştirmekle önlersiniz. Yenilikçi vizyonlar geliştirmek asıl işiniz olsun,
  • Keşif yarının en önemli konusu. Ama asıl mesele sınırsıza etki eden faktörleri keşfetmek. Hem sınırsıza ve hem de bazen piyasanın imkânsız gördüğü konulara odaklanın,
  • Unutmayalım ‘inovasyon atölyeleri’ güçlü olasılıkların hamur teknesidir. Firmamızın bir odasını inovasyon atölyesine dönüştürelim,
  • Becerilerin evrimi deneyim ruhunun yapbozlarında gizlidir. Çalışanlara ve müşterilere farklı deneyimler üzerine çalışın,
  • Yeni nesli daha inovatif çalıştırmak için yapmanız gereken ilk şey sorumluluğu dağıtmayın, yok edin!
  • İnovasyon yapmak ideal! Açıyı değiştirmekle başlar. Oturmuş kurallarınızı gözden geçirin,
  • Trendlere fazla takılmayın. Trendler aslında yapılmışı gösteriyor. Siz gizli kalmışı arayın,
  • Sınırsız inovasyon, sınırsız yaratıcı insan potansiyeli ortaya çıkarmakla mümkün olur. İnsan kaynağınızın yaratıcılığını arttırmak için beklenmedik yatırımlar yapın.

Makalemizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Nesilden Nesile Devredilebilen Aile Şirketi Olabilmek! Ama Nasıl?

$
0
0

“Nesilden nesile devredilebilen aile şirketi” bu kavrama uyan aile şirketini sadece ülkemiz için değil dünyada da görmek imkanı az sıkıntı yaratan, handikapların varlığının inkar edilmesi ve sonucunda da iflaslara varan sonlanmaların yaşanmasına neden olmaktadır.

Yanıtı bilinip de çözüme ulaştırılamayan konular, aile şirketlerinde o kadar benzer ki, yaşayarak gözlemlediğim birçok vakadan, okuduğum birçok kitaptan, internetin derinliklerinden ulaştığım bilgilerden oluşturulmuş sorunlar kümesinin elemanları saymakla, yazmakla bitmez. Ben bu yazımda bu sorunlara ve çözümlerini yazmayacağım.

Kısaca ey aile şirketi sahipleri başarı istiyorsanız size reçetemiz çok uzun değil, iyi bir danışman eşliğinde şu üç adımı yapın ve başarılı olun diyorum.

1. Adım: Öncelikle olmazsa olmaz kurumsallaşma. Kurumsallaşma olmadan aile şirketleri ilerleyemez.

2. Adım: Ayrıca kurumsallaşma çalışmaları yaptığımız aile şirketlerinde gözlemlediğimiz önemli bir hususta

  • Bağımsız yönetim kurulu olan,
  • Düzenli aile toplantıları yapan,
  • Aile meclisi ve anayasası olan aile şirketleri çok başarılı oluyor.

    3. Adım: Ve tecrübelerimizle sabit olan aile şirketlerinin gelecekte başarısı için yeter ki;

    • Aile bireyleri, şirket ve ailenin birbirinden farklı olduğunun ayrımına varsın ve aradaki dengeyi kurabilsin.
    • Servetin yönetimi ile şirketin yönetiminin birbirinden ayrı kavramlar olduğuna inanılsın.
    • Şirket, disiplin ve organizasyonun var olduğu profesyonel bir kimlik kazansın.
    • Yönetim üstün nitelikli profesyonelleri işe alıp motive edebilsin. Onlara görevlerini başarı ile yerine getirebilmeleri için özgürlük alanları tanısın. Aile bireyleri de onlar ‘dışarıdan gelenler’ olarak değil, takımın bir üyesi olarak benimsesin.
    • Liderlik kurumsallaştırılmaya çalışılsın.
    • Aile ve şirket içinde iletişim açık, iki taraflı ve yoğun olarak gerçekleştirilsin.
    • Ailenin şirket içindeki rolü ve yönetim biçimi açıkça belirlensin.
    • Aile içi geçimsizlikler işe taşınmasın.
    • Bağımsız olarak çalışan ve üst yönetime destek veren bir yönetim kurulu oluşturulsun.
    • Kısa vadeli günlük plan ve kazanç mantığından uzun vadeli planlama ve kazanç mantığına dönülsün.
    • Yönetimin devredilmesi çalışmalarına bir an önce ağırlık verilsin. Patronluk kendi asli rolüne dönsün.
    • Şirket sahibi patron, aile bireyleri yönetimde yetersiz kaldığında anında teşhis edip, gerekli önlemleri alsın. Gerektiğinde liderliği profesyonellere devredebilsin.

    Bütün bu koşulları yerine getirebilen bir aile şirketi kurumsal bir nitelik kazanacak ve böylece  sürekliliğini  sağlayabilecektir.

    Cumhurbaşkanı: İnovasyon Kültürünü Köklü Bir Şekilde Yerleştirmeliyiz!

    $
    0
    0

    Uluslararası Bilim ve Teknoloji Konferansı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin ilk etapta dünya çapında tanınan en az 10 küresel markaya sahip olması gerektiğini vurgulayarak, “Dünyanın en iyi üniversitelerine, en başarılı bilim insanlarına, en yenilikçi şirketlerine, en üretken araştırma-geliştirme merkezlerine sahip olmadan bunu sağlayamayız” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yeni Türkiye Stratejik Araştırmalar Merkezi tarafından düzenlenen Uluslararası Bilim ve Teknoloji Konferansı’na katıldı. Ankara Sheraton Otel’de düzenlenen konferansta Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.

    “Türkiye'nin Son 14 Yılda Ortaya Koyduğu Sıçramada, Bilim ve Teknoloji Yatırımlarının Önemli Payı Var”

    Konferansın çerçevesini oluşturan bilim, teknoloji, sanayi, ekonomi, inovasyon, araştırma-geliştirme (AR-GE), nanoteknoloji ve enerji gibi alanların kendileri için de stratejik bir öneme sahip olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’yi yönetme sorumluluğu üstlendikleri 2003 yılından bu yana bilim ve teknoloji konusunu öncelikleri arasında ilk sıraya yerleştirdiklerini ifade etti.

    Başbakanlığı döneminde, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nun ihmal edilen toplantılarının, yılda iki defa yapılmasını sağladıklarını ve tamamına bizzat katıldığını, pek çok bilim ve teknoloji projesini şahsen himayesine alarak hızlı bir şekilde yürütülmesini sağladığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bilim adamlarımızı, mühendislerimizi, teknisyenlerimizi, bu alanda çalışan girişimcilerimizi her fırsatta teşvik ettim, yanlarında bulundum. TÜBA ve TÜBİTAK gibi bilim kuruluşlarımızın faaliyetlerini daima destekledim ve önlerini açmanın çabası içinde oldum. Bilim ve teknoloji çalışmalarının teşviki konusunda yapılan düzenlemeleri özellikle destekledim, kapsamlarının genişletilmesini temin ettim. Türkiye’nin, geçtiğimiz 14 yılda ortaya koyduğu büyük sıçramada, bilim ve teknoloji alanına yaptığımız bu yatırımların önemli payı olduğunu biliyorum” dedi.

    “2023 İçin Kendimize Diğer Alanlarla Birlikte, Bilim ve Teknolojide de Çok Önemli Hedefler Belirledik”

    İlme ve ilim erbabına çok büyük kıymet veren bir medeniyetin, bir kültürün mensupları olduğumuzu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğanşunları söyledi: “Gerek atalarımızın, her biri Cumhurbaşkanlığı forsumuzda birer yıldız olarak temsil edilen çeşitli devletleri kurdukları Orta Asya’dan Hindistan’a kadar uzanan geniş coğrafyada, gerekse de Anadolu ve Balkan bölgesinde, döneminin en büyük bilim, kültür, sanat merkezlerine ev sahipliği yapmış bir milletiz. Bizim medeniyet tarihimizde, Ömer Hayyam’dan Farabi’ye, İbni Sina’dan El Cezeri’ye, İbni Haldun’dan Biruni’ye, Ali Kuşçu’dan Hezarfen Ahmet Çelebi’ye kadar farklı alanlarda dünya çapında isimler vardır. Maalesef, Batının bilim ve teknolojide çok büyük ilerlemeler kaydettiği bir dönemde, bilhassa son 200 yılda, biz farklı meselelerle uğraşmaktan bu alanları ihmal ettik. Eksikliklerimizin de, sorumluluklarımızın da farkındayız. Kendimizle birlikte 1,7 milyar nüfusa sahip İslam dünyasının, 300 milyonluk Türk dünyasının da umudu olduğumuzun bilincindeyiz. Bunun için, son devletimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü kuruluş yıl dönümü olan 2023 için kendimize, diğer alanlarla birlikte, bilim ve teknolojide de çok önemli hedefler belirledik.”

    2002 yılında AR-GE harcamalarının millî gelir içindeki binde 5 düzeyinde olan payını, yüzde 1 seviyesine çıkardıklarını, 2023 yılına kadar bunu yüzde 3’e çıkarmayı planladıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, inovasyon kültürünü, kurumsal ve bireysel alanda köklü bir şekilde yerleştirme mecburiyetinde olunduğunu, Türkiye’nin ilk etapta, dünya çapında tanınan en az 10 küresel markaya sahip olması gerektiğini vurguladı.

    “Dünyanın en iyi üniversitelerine, en başarılı bilim insanlarına, en yenilikçi şirketlerine, en üretken araştırma-geliştirme merkezlerine sahip olmadan bunu sağlayamayız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, önümüzdeki dönemde bilim ve teknoloji alanındaki çalışmaların yoğunlaştırılarak hedeflere ulaşılacağına inandığını dile getirdi.

    Milli Gemi Projesi ve İnsansız Hava Aracı Üretimi

    MİLGEM (Millî Gemi) projesi kapsamında Türkiye’nin kendi gemilerini ürettiğini; ancak sadece geminin tasarım ve inşasının dışında makinesinin üretilir hâle gelinmesi gerektiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları aktardı: “Artık Türkiye insansız hava aracını mühimmatlı olarak üretir hâle geldi, bunu başardık. Yani uluslararası camiadan, Amerika’dan bir insansız hava aracı istiyorsun, paranla alacaksın, Amerika’dan aldığımız cevap, ‘Kongreden geçmedi.’ Hep bununla karşılaştık, bu bir değil, iki değil. Biz stratejik ortak değil miyiz? Biz en son İsrail’den almıştık 10 tane, arıza yapar tamirini yaptıramazsın, bunları hep yaşadık. Ama sağ olsun bu komşular bizi, evet, mal sahibi yaptı. Ve şimdi biz kendimiz, hem de devlet olarak değil, özel sektör olarak şu anda insansız hava aracımızı mühimmatlı olarak kullanmak üzere inşa ettik ve testler geçti, bırakın testleri artık bunlar operasyonlarda şu anda iş görüyor, bu noktaya geldik.”

    “Mülteci Sorununun Yükü, Başta Türkiye Olmak Üzere Birkaç Ülkenin Sırtına Yüklendi”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel ve bölgesel düzeyde yaşanan bütün bu sorunların çok ciddi güvenlik kaygılarına, insani kriz tehditlerine, ekonomik sıkıntılara yol açtığı bir dönemden geçildiğine işaret ederek, 2008 yılında başlayan küresel finans krizinin Avrupa’da yeni sıkıntılarla etkisini sürdürdüğünü, Suriye ve Irak’ta tüm hızıyla süren terörizm tehdidinin, özellikle Batı ülkelerinin yanlış politikalarıyla küreselleşme yolunda hızla ilerlediğini söyledi.

    “Ortaya çıkışının ve varlığını devam ettiriyor bulunmasının hiçbir rasyonel sebebi olmayan DEAŞ yüzünden insanlık tarihinin en köklü birikimleri ve en kadim halkları adım adım yok ediliyor” uyarısında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:“Bu vesileyle bölgemizdeki sorunların çözümünün terör örgütleri karşısında özellikle ilkeli bir duruş sergilenmeden mümkün olmadığını bir kez daha vurgulamak istiyorum. Güney Asya’da milyonlarca masum insan tüm dünyanın gözü önünde sistematik bir şeklide inanç ve etnik kökenli veya etnik temelli bir soykırıma tabi tutuluyor. Terörizmin yan etkilerinden biri olan mülteci sorunun yükü sadece en başta Türkiye’nin yer aldığı birkaç ülkenin sırtına yüklenmiş durumda. Maalesef gelişmiş ülkeler bu sorun karşısında sınırları kapatmaktan, duvarları yükseltmekten, mültecileri insanlık dışı uygulamalara tabi tutmaktan başka hiçbir şey yapmadı, yapmıyorlar.”

    Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda mülteci sorununun gündeme geldiğini ve toplantıda, Türkiye’nin mültecileri sahiplenme konusunun adeta görülmeyip unutturulmak istendiğine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Birliği’nin (AB) mülteciler ile ilgili Türkiye’ye söz verdiği 3 milyar avroluk tutarın 179 milyon avrosunun geldiğini hatırlattı ve devamında şöyle konuştu:“Bunlar söz verirler, ama yerine getirmezler. Biz ne aldatan olacağız, ne aldanan olacağız, verseler de, vermeseler de biz bu bombalardan kaçan insanlara insani, vicdani, İslami görevimizi yerine getireceğiz. Çünkü bu da bu Türk milletinin, bu asil milletin tarih boyunca nerede konumlandığını göstermesi bakımından çok önemli.”

    “15 Temmuz Darbe Girişimi, Yeni Nesil Bir Terör Eylemi”

    Aynı kayıtsızlık ve ikircikli tavrın, terör örgütleriyle mücadele konusunda da geçerli olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte terörün de biçim değiştirip yeni metotlar, yeni örgütlenme modelleri geliştirdiğine şahit olunduğunu belirtti ve 15 Temmuz 2016 gecesi maruz kalınan darbe girişiminin, ‘yeni nesil bir terör eylemi’ olduğunu ifade etti.

    Devletin çeşitli birimlerine sızmış Fetullahçı terör örgütü (FETÖ) üyelerinin son yıllarda yürüttüğü saldırılarının, 15 Temmuz’da bir grup asker elbisesi giymiş teröristin giriştiği darbe girişimiyle zirveye ulaştığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu girişim milletimizin büyük bir cesaret ve fedakârlıkla darbecilerin karşına dikilmesi sayesinde başarısızlığa uğratılmıştır. Ben milletimle iftihar ediyorum, milletimle gurur duyuyorum, Bu millet ne asıl millet, bu millet ne mübarek bir millet... Ama bu teröristler zannediyorlar ki, F-16’ları ancak F-16 durdurur, o ateş kusan, bomba kusan helikopterleri ancak helikopterler durdurur, tankları tanklar durdurur. Ama insanın büyük bir güç olduğunu, Allah’ın yeryüzündeki halifesi olduğunu bilmiyorlardı”şeklinde konuştu.

    FETÖ Lideri Gülen’in İadesi

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ’nün sadece Türkiye için değil, farklı kılıflar altında varlık gösterdiği her bir ülke için de aslında güvenlik tehdidi olduğunun altını çizdi ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunu devlet başkanlarına, hükûmet başkanlarına söylüyorum, ama hâlâ bunun farkında olmayanlar var. Başta Amerika; mahkemeler karar verecekmiş. 85 koli dosya gönderdik, şimdi yeni dosyalar da ayrıca gidecek. Amerika bizden terörist istediği zaman, biz hemen paketleyip gönderiyoruz, mahkeme kararı, şu-bu demiyoruz. Terörist mi? Terörist, tamam, gönder, gönderiyoruz. Ama biz aynı karşılığı stratejik ortağımızdan göremedik. Konuştuğumuz zaman da, ‘bunu medya üzerinden yapmayalım.’ Eyvallah, medya üzerinden yapmayalım. Önce biz büyükelçilerimiz vasıtasıyla, bizzat kendimiz telefonlarla görüşmek suretiyle, dışişleri bakanlarımız görüşmek suretiyle, devlet başkanları olarak görüşmek suretiyle zaten bunu sizlerle paylaşıyoruz. Ama bir teröristi, 17 yıldır 400 dönüm arazide saltanat sürüyor, bize teslim etmiyorsunuz. Bunu her yerde söylediğim için, burada da rahat rahat söylüyorum. Çünkü gıyabında konuşmak bize yakışmaz. Biz konuşulması gereken neyse bunu konuşuruz. Kendi içimizde bile bazıları diyorlar ki; ‘Bizim Cumhurbaşkanımız da her şeyi her zaman bakıyorsunuz böyle çok dik konuşuyor.’ Ya olduğun gibi görüneceksin, ya göründüğün gibi olacaksın; bunu saklamaya, gizlemeye gerek yok. Biz benzer terör eylemlerine karşı tüm dünyanın teyakkuz hâlinde bulunmasında fayda görüyoruz. Ne diyor? ‘170 ülkede biz bu faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.’ Biz de o 170 ülkeye diyoruz, uyanık olun, yarın aynı şey sizin de başınıza gelir.”

    Geleceği ve güvenliği tehdit eden bu sorunlarla mücadele edilirken diğer taraftan ekonomik refaha ve altyapıya ilişkin standartların yükseldiği bir dönemde yaşandığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, son çeyrek asırda dünyanın iletişim ve ulaşım imkânlarında baş döndürücü gelişmelere sahne olduğunu hatırlattı.

    “Dünya, Hızla Yeni ve Çok Tehlikeli Bir Kaos Dönemine Doğru Sürükleniyor”

    Cumhurbaşkanı Erdoğanşunları kaydetti: “Her geçen gün daha fazla insan teknolojinin sunduğu imkânlardan, getirdiği yeniliklerden faydalanıyor. Bu yeni araçlar sayesinde kıtalar, bölgeler ve ülkeler arasındaki mesafe anlamsız hâle gelirken, insanların birbirine olan sorumlulukları da artıyor. Bakınız bugün çoğu Afrika’da olmak üzere dünyada yeterli gıda ve enerji gibi temel imkânlardan yoksun bir şekilde hayata tutunmaya çalışan yüz milyonlarca insan var. İnsanlığın tarihinin en muazzam üretim gücüne kavuştuğu bir dönemde dünyanın bir bölümünde hâlâ asgari hayat şartlarından mahrum toplumların bulunması utanç vericidir. Uluslararası toplum adına tüm bu sorunların çözümünde öncü olması, gerektiğinde etkin bir şekilde müdahale etmesi gereken BM gibi mekanizmalar maalesef çalışmıyor. Bu yüzden dünya hızla yeni ve çok tehlikeli bir kaos dönemine doğru sürükleniyor. Küresel istikrar ve huzurun anahtarı olan adaletin sağlanamadığı, hatta bu yöndeki boşluğun giderek daha da arttığına şahit oluyoruz. Türkiye olarak işte bu sorunlu gidişe ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diyerek itirazlarımızı dile getiriyor, tekliflerimizi ifade ediyoruz.”

    Birleşmiş Milletler Reformu ve Güvenlik Konseyinin Yapısının Değiştirilmesi

    “Adalet mülkün esasıdır, adalet varsa mülk vardır, devlet vardır, yoksa yoktur, bunu böyle bilmemiz lazım. Bu sürdürülemez, küresel işleyişi en kısa sürede değiştirmek mecburiyetindeyiz” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, milyarlarca insanın kendini güvende ve umutlu hissetmediği bir dünyada hiç kimsenin ve hiçbir yerin, kendini bu tehlikeli sürecin dışında tutamayacağına vurgu yaptı. Suriye, Irak, Afganistan, Libya, Orta Afrika ülkeleri gibi sorunlu yerler sebebiyle adeta yeni bir kavimler göçü dalgasının başladığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğer bu sorunları şimdiden çözüp insanlara bulundukları yerlerde güvenli, huzurlu ve müreffeh bir hayat umudu veremezsek, taşlar yerinden oynadığında kimsenin şikâyet etmeye hakkı yoktur. Tek eksiğimiz; bu yönde güçlü bir irade ortaya koymak ve gerekli mekanizmaları oluşturmaktır. Birleşmiş Milletler reformunun özellikle Güvenlik Konseyinin yapısının değiştirilmesinin bu yönde atılmış önemli bir adım olacağını düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu.

    Düzenlenen konferansın, hayırlara vesile olmasını dileyerek, konferansın düzenlenmesinde emeği geçenleri tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını, bilim ve teknolojinin gelişmesi konusundaki gayretlerinden dolayı bilim adamlarına teşekkür ederek tamamladı.

    www.tccb.gov.tr kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

    KOSGEB’le İşletmesini Kurdu, Türk Hava Yolları’nın Tedarikçisi Oldu!

    $
    0
    0

    2011 Yılında KOSGEB ve Gebze Ticaret Odası işbirliği ile düzenlenen Uygulamalı Girişimcilik Eğitimini başarı ile tamamlayan Kadın Girişimci Filiz Akkaş, Havacılık, Demiryolları ve Savunma Sanayinde kullanılan katma değeri yüksek ürünlerin imalatını yapmak üzere KOSGEB’in Girişimcilik desteği ile işletmesini kurdu.

    KOSGEB’in Genel Destek Programı'ndan da faydalanan işletme kısa bir süre sonra kurumsallaşma adına KOSGEB’e sunmuş olduğu KOBİ Proje Destek Programı kapsamındaki proje ile kurumsal alt yapısını geliştirdi. Ar-Ge ve İnovasyonüzerine yoğunlaşan işletmenin KOSGEB’e sunmuş olduğu Ar-Ge projesi de kabul edilmiş ve Ar-Ge çalışmalarına KOSGEB’in Ar-Ge, İnovasyon ve Endüstriyel Uygulama Destek Programı ile devam ediyor.

    3 Personel ile Başladı, 30 Personel İstihdam Kapasitesine Ulaştı

    Mapsis Metal, 2011 yılında 3 kişi ile 350 alanda işe başladı. Kurumsallaşma ve sürekli büyümeyi hedef alan işletme, işletme içi kalite eğitimlerinin yanı sıra, Gebze Ticaret  Odası ile UMEM kursu oluşturarak kendi iş yeri için yetiştirdiği CNC operatörü personelleri ile kısa sürede üretiminde önemli artış sağladı.

    Müşterileri tarafından birkaç kez iç kalite tetkikleri ile denetlenen Mapsis Metal’in , fason üretim metodu ile yaptığı ürünler, gerek işleme kalitesi, gerekse işleme toleransları açısından beklentileri karşılamakta olup, Türkiye, Orta Avrupa ve Kanada pazarlarında kalite eksikliği yaratmadan kabul görüyor. Filiz Akkaş, 2012 yılında üretim kapasitesini 3 kat, 2013 yılında ise 4 kat artırarak 3 kişi ile başladığı üretimini 30 kişi ile sürdürmeye devam ediyor.

    Türk Hava Yolları’nın Tedarikçi Firması Oldu

    Mapsis Metal, AS9100 ve ISO 9001 sertifikalarına sahip olup dünya standartlardaki üretim anlayışı ve kalitesiyle Türk Hava Yolları kuruluşu olan TCI (Turkish Cabin Interior) firmasının resmi tedarikçisi oldu.

    Girişimciye Ödül Üstüne Ödül

    İşletme, KOSGEB KOBİ ve Girişimcilik Ödülleri 2013 yarışmasında Yılın Başarılı Girişimci Ödülü dalında Kadın Girişimci olarak finale kaldı.

    Mapsis Metal, 2015 Haziran ayında Lüksemburg’da düzenlenen Büyük Bölge İş Günleri etkinliğinde de, ihracatta gösterdiği başarı nedeni ile Lüksemburg Ekonomi Bakanı tarafından En İyi girişimci Ödülü ile takdir edildi.

    Mapsis Metal hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.mapsismetal.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

    KOSGEB kaynaklı haberimizi  tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


    Geleneksel Tat, Tarihi Lezzet Menemen "manAman cafe" Markası ile Dünya'ya Yayılıyor!

    $
    0
    0

    Sosyal sorumluluk mesajı veren ilk ve tek franchise markası“manAman cafe” hikayesi, konsepti ve düşük yatırım maliyetleri ile Bayim olurmusun? Fuarı'nın en iddialı markası olmaya hazırlanıyor.

    Vakti saati olmayan tek yemek; menemeni bilmeyen yoktur. Her kesimden insanın bu yemeği mutlaka görmüşlüğü veya tatmışlığı vardır. Yeni bir girişim olan “manAman cafe” geleneksel tadımız olan menemeni franchise dünyasına kazandırmanın heyecanını yaşıyor.

    Bir kültürü yaşatmak; yumurtadan, domatesten, biberden ve soğandan bir dünya markası çıkartma hedefi ile yola çıktıklarını belirten manAman cafe CEO'su Ferdi Şenol, "Çıktığımız bu yolda insanlarımıza bir yemeğin nasıl birlik ve beraberliğimize katkıda bulunacağını ispatlamak istiyoruz." diyor.

    Ülke olarak zor günlerden geçtiğimizi belirten Şenol, "Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bu dönemde markamızın hayat bulmasıda ayrı bir önem taşıyor. Bildiğiniz üzere menemen yemeği değişik tatlardan oluşan ve basit gibi görünsede gerekli hassasiyeti göstermediğinizde gerçek tadını alamayacağınız bir yemek. Yumurtayı, domatesi, biberi ve soğanı tek başına yediğinizde tek bir tat alırsınız. Ama bu ürünler bir arada güzelce kaynaşırsa akıl almaz bir lezzet olan menemen ortaya çıkıyor.

    Toplumlarda böyle değilmidir? Farklı kültürler, farklı inanışlar bir arada huzur içinde kaynaşırsa; huzur dolu bir toplum ortaya çıkıyor. Bizde “manAman” markamıza bu misyonu yükledik. Yemek yerken düşündürecek ve bir arada yaşama kültürünü geliştirecek bir proje olmak istedik. Girit Türklerinden başlayan hikayemizi, gerek mimari tasarımımız ve mekanımızda kullandığımız objelerle gerekse menümüzün içeriği ile bu mesajı nasıl verdiğimizi daha yakından görmek isteyen Girişim Haber okurlarını Bayim Olurmusun?Fuarına davet ediyoruz." dedi

    Şenol, Avizeler kasadan, lavabolar tavadan.sloganı ile mekanın konseptini eğlenceli hale getiren manAman cafe  girişimini "Annelerimizin her domates mevsiminde yaptığı kışlık menemen hazırlıklarından yola çıkıp projemizi geliştirdik. Menemen yemeğinin hazırlığının zaman ve zahmet aldığı bir gerçek. Özellikle cafe ve restaurantlarda bu yemeğimizin bir standardı yok. Çünkü çoğu firma kullandığı malzemelere özen göstermiyor. Ve hazırlığının zaman alması mutfakta çalışanları yormakta ve yemeğimizin masaya ulaşması ciddi bir süre almakta.

    Üzerinde çalıştğımız 40 çeşit menemeni artık herkesin tatması gerektiğini düşünüyoruz. Menemenimizi iddialı hale getiren üzerinde çalıştığımız sosumuz ve kullandığımız ürünlerimizin yöresel olması, mevsiminde toplanıp üretilmesi. Bizde ekibimizle iddialı olduğumuz 5 ana sosumuzu uzun uğraşlardan sonra ortaya çıkardık. manAman cafe olarak franchise modelimize geçmemizdeki en büyük sebebimiz üzerinde yıllardır çalştığımız sosumuz sayesinde evde, ofiste ve heryerde artık menemen yapmak çok kolay hale gelecek. Sosumuzu ısıttıktan sonra size sadece yumurta kırmak kalacak. Sade, Soğanlı, Acılı, Pesto Soslu ve Barbekü Soslu menemen harcımızla sektöre yeni bir soluk getirmeye hazırlanıyoruz." sözleriyle anlattı

    Yurt genelinde bölgesel ve lokal bayilikler verecek olan manAman cafe, zamanla gurbetçilerimizin de yoğun olduğu ülkelerden başlayarak, birlik beraberlik mesajlarını dünya geneline yaymayı hedefliyor.

    2017 yılında yurtiçi/yurtdışı 20 adet bayilik vermeyi hedeflyen “manAman Cafe” markasının giriş bedeli ilk 10 şube için 10.000 USD + KDV. Konsepte ait anahtar teslim için belirlenilen bedel ise 2.750 TL + KDV / m2.

    manAman cafe hakkındaki daha detaylı bilgiye facebook ve twitter adreslerinden ulaşabilirsiniz.

    manAman cafe'nin girişimci ve yatırımcı profiline baktığımızda; Girişimci ve CEO olarak Ferdi Şenol'u, Yatırımcı Ortaklar olarak ise Sedat Yalçın, Hüseyin Erdoğmuş ve Bilal Kaya'yı görüyoruz.

    Konsept ve menü olarak ülkemizin sahip olduğu bir değerin yenilikçi bir bakış açısıyla uygulanması bize mutluluk verdi. manAman cafe ailesine yürekten başarılar diliyoruz.

    Siz değerli okurlarımızı manAman cafe'yi tanımak ve diğer franchise fırsatlarını görmek üzere Bayim olurmusun? Fuarı'na davet ediyoruz.

    Batmanlı Kadın Girişimci Mutluluk Meyvesi İle 30 Kişiye İş Sağlıyor!

    $
    0
    0

    Batman'ın Beşiri ilçesinde kiraladığı 50 dönüm arazide anavatanı Tibet olan, "kurt üzümü" ya da kuvvet verici olduğu ve ömrü uzattığı gerekçesiyle "mutluluk meyvesi" olarak da adlandırılan "goji berry" yetiştiren girişimci Zeynep Doğanay, aynı zamanda 30 kadına da iş kapısı açtı.

    Batmanlı girişimci Doğanay, katıldığı bir toplantıda tesadüfen tanıştığı "goji berry"yi Beşiri ilçesine bağlı Yazıhan köyünde yetiştirmek için kolları sıvadı.

    Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'ndan aldığı destekle 50 dönüm arazi kiralayan Doğanay, araziye 150 bin goji berry tohumu ekti. Yaklaşık 5 ay önce ekilen tohumlar, fidan haline geldi. Fidanların günlük bakımını yapmak için istihdam edilen 30 kadın, sabah erkenden araziye gelerek akşama kadar çalışıyor.

    Doğanay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, arazide çalışan kadınların günlük 65 lira yevmiye alarak evlerinin ekonomisine katkı sağladığını, kadınların tıpkı çocuklarına bakar gibi fidanlara baktığını söyledi.

    Özellikle evden çıkamayan ve kenar mahallelerdeki ihtiyaç sahibi kadınları istihdam ettiğini anlatan Doğantay, 30 kadın ile her sabah araziye gittiklerini, işlerini bitirdikten sonra evlerine döndüklerini dile getirdi.

    Kadınlarla beraber bitkinin tohumdan fidana gelme aşamasında yoğun çalışma yürüttüklerini aktaran Doğanay, kadınların arazide özverili şekilde çalıştığını belirtti.

    Fransa'ya 3 bin 800 fidan ihracat edildi

    Goji berry'nin aromatik bir bitki olduğunu anlatan Doğantay, şöyle devam etti:

    "Zayıflama ilacı olarak da kullanılan bir bitki olduğu için yetiştirmek istedim. Tohumu alıp sistemi kurdum. 50 dönüm arazi kiraladım. 150 bin tohum attık. Şuanda da 3 bin 800 fidanın satışını da yaptım. Serin bölgeyi seven bir bitkiydi, risk aldık ve ektik ama çok şükür tohumlarımız fidan oldu. Fransa'ya 3 bin 800 fidan sattık. Türkiye'nin farklı illerinden de talep almaya başladık. Ekim ayının sonuna doğru fidanlarımızın tamamını bitirmeyi hedefliyoruz."

    Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın desteğiyle başladığı işi yaygınlaştırmayı hedeflediğine işaret eden Doğanay, "Fidandan sonraki aşamaların üstesinden de bakanlığın verdiği Genç Çiftçi Destekleme Kredisi ile geldik. İlk olarak Beşiri'de başladık ama önümüzdeki dönem inşallah Sason ilçesinde de ekimini yapacağız." ifadelerini kullandı.

    Akşam kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

    Girişimcilikte Fırsatları ve Tehlikeleri Görebilmek İçin Dikkat Edilmesi Gerekenler

    $
    0
    0

    İnovasyon ve endüstriyel tasarım çözümleri şirketi Alfanorm’un Yönetim Kurulu Başkanı, İnovasyon Düşünürü ve Yüksek Mimar Ateş Öztan, girişimci olmak isteyen ya da girişimciliğe henüz yeni adım atmış kişilere rehberlik edecek noktaları açıkladı.

    Girişimciliğin ve inovasyonun ekonomiyi canlandırmada önemli bir role sahip olduğunu ve bu önemli rolü üstlenecek girişimcinin risk alabilmek, inovatif olabilmek, esneklik, yenilik ve yaratıcılık gibi özelliklere sahip olması gerektiğini ifade eden Öztan, girişimcilikte fırsatları ve tehlikeleri görebilmek adına dikkat edilmesi gereken olmazsa olmaz 8 noktayı şu şekilde sıraladı:

    1.İş kolunuzu doğru analiz edin

    Başarılı bir işletme sahibi olmak, iyi bir iş fikrini ve pazarı doğru analiz etmeyi gerektirir. Girişimde bulunacağınız iş kolunu ve sektörü doğru analiz edin. İş planınızı mevcut gerçekler ve olasılıklar üzerinden yapın.

    2.Kuluçka merkezlerinden yararlanın

    Kuluçka merkezleri, girişimcileri ve genç şirketleri yetiştirmek için özkaynak sağlayan şirket, üniversite ya da diğer kuruluşlardır. Ofis ortamı, danışmanlık ve nakit yatırımları için bu merkezlerden yararlanın.

    3.Sınırlarınızı bilin

    Kendinize güvenin ama sınırlarınızı bilin. Güçlü ve zayıf yanlarınızı masaya yatırın. Kişisel ve mesleki eksiklerinizi geliştirmeye yönelik adımları mutlaka atın.

    4.Sadece maddi getiriyi düşünmeyin

    Sadece maddi getirisini düşünerek bir işe adım atmayın. Dünyayı daha iyi bir yer haline getirecek ürün veya hizmetler geliştirmeye odaklanın.

    5.Zamanı doğru yönetin

    Başarılı insanlar zamanlarını iyi kullanırlar ve dış etkenlerin zamanlarını kontrol etmesine izin vermezler. Zamanını iyi yönetemeyen bir girişimcinin başarılı olma olasılığının düşük olduğunu unutmayın.

    6.Özgün olun

    Öncelikle taklit edenin değerinin olmadığının farkında olun. Düşünmek ve yeni çözüm yolları bulmaya odaklanın, yapılan işleri taklit etmekten uzak durun.

    7.Teknolojiyi takip edin

    Teknolojideki gelişmeleri yakından takip edin. Ürün ve hizmetinizi müşteri ihtiyaçları ve gelişen teknolojiler yönünde geliştirin.

    8.Rol modellerin öykülerini okuyun

    Başarılı insanlar, geçmişlerinde verdikleri önemli kararların ve yaşanmış bazı anların, bugünkü başarılarına büyük katkılar sağladıklarından bahsederler. Başarılı rol modellerin kendinizi içinde bulacağınız başarı ve başarısızlık hikayeleri, size yol gösterecektir.

    Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

    Başarılı Bir Girişimci Olmak İçin Neler Yapmalı Yola Nereden Başlamalıyız?

    $
    0
    0

    Günümüzde kendi işinin sahibi olmak, birçok girişimin başarısızlıkla sonuçlandığına tanık olduğumuzdan zor ve karmaşık bir yol olarak görülüyor. Başarılı bir işletme sahibi olmak, iyi bir iş fikrini ve pazarı doğru analiz etmeyi gerektiriyor. Peki ya başarılı bir girişimci olmak için neler yapmalıyız ya da yola nereden başlamalıyız?

    Türkiye’nin en başarılı 10 startup’ı arasında gösterilen Paraşüt’ün Kurucu Ortağı Sean Yu, startup çalışanlarının kendi işini kurma hayalleri ilgili deneyimlerini paylaştı:

    “Belki ileride kendi şirketinizi kurmayı düşünüyor olabilirsiniz. Böyle bir hedefiniz varsa bir startup’ta çalışmak belki de hayallerinizi gerçekleştirmek için gerekli tüm deneyimleri kazanacağınız yer olabilir. Bir startup’ta çalışmak, sıfır noktasındaki yeni bir ürünün ayağa kalktığını görmek gibidir. Startup organizasyonlarda dikey bir yapılanma olmaması, tüm çalışanların yöneticiler ile daha yakın temasta çalışabilmesine olanak tanıyor. Böylelikle şirketin hedefleri, karşılaşılan zorluklar ya da elde edilen başarılar, müşterilerle geliştirilen ilişkiler/deneyimler, tüm çalışanlar tarafından yakından tecrübe edilebiliyor. Startup çalışanları bir girişimin başlangıç safhasından itibaren tüm olgunlaşma evrelerine şahit oldukları için, ileride başarılı bir girişimci olmak için bulunmaz bir deneyim kazanmış oluyor.

    Bir startup’ta çalışarak her gün yepyeni bir deneyim yaşayabilir, işinizle ilgili karşınıza çıkan zorlukları tek başınıza aşmak durumunda kalabilirsiniz. Öğrenmek ve kendinizi geliştirmek, zorunlu olduğunuz bir şey haline gelir. Bir Startup’ta çalışmak kesinlikle merdivenin basamaklarını daha hızlı çıkmanızı sağlıyor.

    Bir Startup’ta birkaç yıl çalıştıktan sonra kendi girişimini kuran, pazara yeni bir ürün sunan birçok girişim görebiliyoruz. Ayakta kalabilen ve başarılı startup’lar çoğunlukla önceki kariyer hayatında startup ekosistemi içerisinde çalışmış bireylerden oluştuğunu görüyoruz. Girişimciliğin insanın içinde var olan bir duygu olduğuna inanıyorum, girişimcilik ekosisteminin herhangi bir parçasında deneyim kazanmak, kesinlikle ileriki kariyer hedeflerini olumlu anlamda etkileyecektir.”

    Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

    Girişime Dönüşen Fikirler İTÜ Çekirdek Big Bang Sahnesine Yansıyor!

    $
    0
    0

    Dünya ve Avrupa kuluçka merkezleri sıralamasına Türkiye’den girmeye hak kazanan ilk merkez İTÜ Çekirdek, girişimcilik yarışması Big Bang’i 5. kez düzenliyor. Bu seneki temanın “Yansıma” olarak belirlendiği, farklı içerikler ve görsel şovlarla zenginleştirilenİTÜ Çekirdek BIG BANG 2016, 12 Kasım Cumartesi günü, saat 17.00’de İTÜ Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek.

    Bu sene 6000’e yakın başvuru alan ve bu başvurular içerisinde 250’sinin kabul edildiği İTÜ Çekirdek’te, Big Bang sahnesinde Genel Kategori ve Otomotiv Kategorilerinde proje geliştiren yarışmacılara yer verilecek. Bu iki farklı kategoriden seçilecek 20 aday Big Bang 2016 sahnesinde kendi projelerini hayata geçirmek için yarışacak.

    Geçtiğimiz 4 yılda ülke genelinde 1.600 girişimciye destek veren İTÜ Çekirdek’in bu seneki final etabı Big Bang’e çıkacak 20 yarışmacı, toplam 3 milyon TL’lik ödülden pay almaya çalışacak.

    İTÜ Çekirdek bu yıl, melek yatırımcıları, melek yatırım ağlarını ve risk sermayesi şirketlerini Big Bang 2016 Girişimcilik Yarışması’nda girişimcilere yatırım yapmak üzere desteğe çağırarak, yatırımcı sayısını da artırdı. Big Bang sahnesinde ayrıca bu sene ilk kez olarak yatırımcılar, Big Bang sahnesine çıkarak sürpriz yatırımlarda bulunacak ve girişimcileri destekleyecek.

    Big Bang süreci

    Başvuru sayısının her yıl katlanarak arttığı İTÜ Çekirdek’te başvurular sonrasında binlerce aday bir ön etap elemesinden geçerek, Ön Kuluçka adı verilen sürece kabul ediliyor.

    Projelerin teknolojik ve inovatif niteliği, ticarileşebilme potansiyeli, ekibin niteliklerinin yanı sıra projenin ulusal veya tercihen uluslararası pazarda ölçeklenebilirliğinin göz önüne alındığı İTÜ Çekirdek’te girişimciler, bir yandan projelerini hayata geçirmeye çalışırken, hızlandırma sürecinde de profesyonellerden ve akademisyenlerden temel işletme ve girişimcilik eğitimleri alıyor. Başarılı ekipler İTÜ Çekirdek Kuluçka Merkezi’ne dahil edilerek 1 yıl boyunca ücretsiz olarak Kuluçka Merkezi’nin sunduğu tüm olanaklardan da yararlanabiliyor.

    Big Bang 2016 Girişimcilik Yarışması hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz bigbang.itucekirdek.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

    Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

    Genç Finansçılar Geleceğe Finansal Kurumlar Birliği ile Hazırlanıyor!

    $
    0
    0

    Finansal Kurumlar Birliği’nin (FKB), finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketleri sektörlerinde mesleki gelişimin desteklenmesi ve geleceğin finansçılarını yetiştirmek amacıyla Marmara Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (MÜSEM) işbirliğiyle düzenlediği ‘Finansal Kurumlarda Temel Uzmanlık’ sertifika programının üçüncüsü tamamlandı.

    Finansal Kurumlar Birliği, genç finansçıları geleceğe hazırlama ve onların mesleki yetkinliklerini artırmasına destek amacıyla öncüsü olduğu eğitim işbirliklerine tüm hızıyla devam ediyor. Finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketlerinde çalışan öğrenciler Marmara Üniversitesi’nin öğretim üyeleri ile birlikte finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketlerinden ve gönüllü sektör profesyonellerinden ders aldılar. Yoğun mesleki eğitim sonrasında öğrencilere sertifikaları BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben, Finansal Kurumlar Birliği Başkanı Mehmet Cantekin, Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Erişah Arıcan ve Marmara Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Yılmaz tarafından verildi.

    Üç sektörün katılımcıları ile gerçekleşen sertifika töreninde konuşan Finansal Kurumlar Birliği Başkanı Mehmet Cantekin; “Finansal Kurumlar Birliği’nin yeni başkanı olarak birliğimizin gerçekleştirmiş olduğu bu törende ilk defa yer almaktan dolayı çok mutluyum. Biz üç sektörün çatı birliği olarak üyelerimize her zaman için en kaliteli hizmeti vermek için çalışıyoruz. Mevcut durumumuzu iyileştirmek, geliştirmek ve hep daha iyisi için çabalıyoruz ancak bundan daha önemli bulduğum bir konu söz konusu. Özellikle bu ülkenin insan kaynağına gençlerin kazandırılmasını ve mesleğimizin gelişimine birlik olarak sağladığımız katkıyı önemsiyoruz. Bu sertifika programı ile birlikte gençlerimizin çalışma hayatlarına bir değer katıyorsak bizim için en mutlu an o andır” dedi.

    Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Erişah Arıcan ise; “1750 yılında Adam Smith ‘Uzmanlaşma ve İş Bölümü’ diye bir kavram geliştirirken ve batılı ülkeler bu kavramın gerekliliğini çok önce yerine getirirken, biz bu kavramın farkına 90’lı yıllarda varıp 2000’li yıllarda finans sektörüne yansıtabildik. Eğitim de bu gelişmelerle birlikte gelişti ve İktisat Fakültesi’nden çıkıp uzmanlaşma kavramının altını doldurmaya başladık. Bu bakımdan eğitim, hayatımız boyunca devam edecektir. Eğitim hayatımızda alacağımız bu gibi sertifikalar yaşamımızda, uzmanlık alanımızda öğrencilerimize farklı kapılar açacaktır”şeklinde konuştu.

    ‘Finansal Kurumlarda Temel Uzmanlık’ sertifika programında konuşan BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben: “Temsil ettiğimiz finans sektörü günümüzün olmazsa olmazlarındandır. Bu bakımdan Türkiye’deki sektörde bulunan finansçılarımızın geniş bir finansal kültür ve perspektif ile yetişmelerinin önemli olduğunu düşünüyorum. Bu bakımdan katılımcı meslektaşlarımın ülkemizin finans algısını en iyi şekilde yansıtılması görevini yine en iyi şekilde yerine getireceğine inanıyorum. Bu bakımdan Finansal Kurumlar Birliği’nin gerçekleştirmiş olduğu eğitim programlarının çok önemli olduğunu ve diğer finansal kuruluşlar tarafından da örnek alınması gerektiğini düşünüyorum” dedi.

    Programda son olarak söz alan Marmara Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Yılmaz ise Marmara Üniversitesi olarak finans sektörüne nitelikli insan yetiştirmenin gururunu taşıdıklarını ve eğitimlerin devam edeceğini belirtti. Yılmaz, dünya ekonomisinin bir bütün olduğunu ve Avrupa’nın en büyük ekonomilerinden biri olan Türkiye’nin de bu bütünün ayrılmaz bir parçası olduğunu vurguladı. Yılmaz sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’nin istikrarsızlaşması için saldırılar yoğun olarak devam ediyor. Cumhuriyet tarihindeki saldırıların bir tekrarını da 15 Temmuz gecesi yaşadık. Türkiye’de iç savaş çıkartılmak isteniyor. Tüm ülke olarak buna karşı koyduk, bundan sonra da bu tür girişimlere karşı koymaya devam edeceğiz.”

    Haberimizi finans sektörü ile ilgilenen okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz

    MAKTEK Avrasya 2016 Sektöre "1.5 Milyar Dolar" Kazandıracak!

    $
    0
    0

    Otomotiv, havacılık, savunma, beyaz eşya, gemi ve inşaat sektörleri başta olmak üzere imalat alanında sanayinin geleceğini belirleyecek makinalar ilk kez MAKTEK Avrasya 2016'da tanıtılacak. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Ekonomi Bakanlığı'nın destekleriyle 11-16 Ekim tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'nde kapılarını açacak organizasyon 75 ülkeden 70 bini aşkın sektör profesyonelini ve dünya makina devlerini ağırlayacak. 1.5 milyar dolarlık iş hacmi yaratması beklenen MAKTEK Avrasya'da makina, robot ve insan etkileşimi ile Endüstri 4.0 her yönüyle ele alınacak.

    Türkiye’de kendi fuar merkezine sahip tek özel sektör fuarcılık kuruşu olan TÜYAP Fuarcılık tarafından Takım Tezgahları Sanayici ve İşadamları Derneği (TİAD) ve Makina İmalatçıları Birliği (MİB) işbirliği ile düzenlenen sektörün Avrasya’daki en büyük buluşması MAKTEK Avrasya 2016 için geri sayım başladı. Dünya Ekonomik Formu dâhil olmak üzere son yılların en önemli konuları arasında yer alan Endüstri 4.0’ın öncü makinaları, dünya makina devleri tarafından TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi Büyükçekmece İstanbul’da tanıtılacak. Sanayiyi bekleyen büyük dönüşümün “Endüstri 4.0 ve Geleceğin Akıllı Üretim Mühendisliği” sloganıyla aktarılacağı organizasyonun tanıtım toplantısı TÜYAP Fuar ve Fuarcılık Hizmetleri Genel Müdürüİlhan Ersözlü, TİAD Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Aydoğdu ve MİB Genel Sekreteri Nail Türker'in katılımı ile gerçekleşti.

    3000 Marka Yeni Makinalarını İlk Kez Sergileyecek

    Türkiye’nin 2023 yılındaki 500 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşmasında“Makina” ve “Takım tezgâhları” sektörünün stratejik bir öneme sahip olduğunu belirten TÜYAP Fuar ve Fuarcılık Hizmetleri Genel Müdürüİlhan Ersözlü, “Avrasya Bölgesi'nin en büyük organizasyonu MAKTEK’i, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Ekonomi Bakanlığı’nın desteği ile gerçekleştiriyoruz. 30'un üzerinde yabancı misyon ve temsilciliğinin de desteğinden güç alarak gerçekleştirdiğimiz tanıtım çalışmalarıyla bu yıl 3000'e yakın markanın ürünleri ilk kez tanıtılacak. Fuarda ön plana çıkacak en önemli gündem maddesi ise Endüstri 4.0 olacak. Önümüzdeki 10 yıl içinde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için yeni fırsatlar yaratacak olan Endüstri 4.0’ın sağlayacağı avantajlar, kurumlara sunacağı üretkenlik, ciro artışı, yatırım, iş gücü, teşvik, Endüstri 4.0’a geçiş için ihtiyaç duyulan teknolojik sistemler, eğitim konuları, seminer ve toplantılarla alanında uzman isimlerce aktarılacak” dedi.

    75 Ülkeden 70 Bini Aşkın Sektör Pprofesyonelini Ağırlayacak

    Türkiye’nin makina ve takım tezgahlarındaki gücünü ortaya koyacak organizasyonun 75 ülkeden 70 bini aşkın sektör profesyonelini ağırlayacağına dikkat çeken Ersözlü, şunları kaydetti;

    “6 gün süresince katılımcı ve ziyaretçiler, alım heyetleri ile fuar süresince farklı iş imkânları oluşturmak, yeni pazarlara açılmak için ‘Fuar Özel Ziyaretçi Programı’ kapsamında toplantılar gerçekleştirebilecek. CNC, universal talaşlı imalat makinaları, sac işleme makinaları, kesici takımlar, takım tutucular, CAD/CAM, PLM yazılımları, ölçü aletleri, kalite kontrol cihaz ve ekipmanlarının yanı sıra kaynak, kesme ekipmanları, kaynak makinaları, yedek parça, ısıl işlem donanımları, taşıma sistemleri, yağlama ve soğutma sistemleri sergileneceği fuarın bu yıl 1.5 milyar dolarlık iş hacmi yaratmasını bekliyoruz”

    “Kol Gücü Beyin Gücüne Dönüşecek Yetenekli İş  Gücü Açığa Çıkacak”

    Toplantıda Endüstri 4.0'ın sanayide, üretimde sağlayacağı avantajların yanı sıra insan=kol gücü kavramını sıfırlayacağını kaydeden TİAD Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Aydoğdu, "Endüstri 4.0, insan kaynaklı üretim hatalarını sıfıra indirecek. İş sağlığı ve güvenliği açısından yeni bir dönemin kapılarını aralayacak. Modern makinalar, iletişim teknolojileri ve işgücü profilindeki dönüşümün üretimde yaşanan fiziksel problemlerin önüne geçecek. Verimliliği, kaliteyi, esnekliği artıracak olan yeni sanayi devrimi ile 10 yıl içinde farklı iş kolları ve iş tanımlarını konuşmaya başlayacağız. Çocuklarımız siber güvenlik analisti, sanal gerçeklik tasarımcısı, makina öğrenim bilimcisi gibi 16 farklı mesleği tercih edecek. Global yarışta bize önemli bir rol sunacak Endüstri 4.0'ı tüm yönleriyle MAKTEK Avrasya 2016'da masaya yatıracağız" açıklamasını yaptı.

    “Atılım Yapmak İçin Yerli İmalatı Arttırmalıyız”

    Makina, robot ve insan etkisiyle Endüstri 4.0'ın ele alınacağı organizasyonun tanıtım toplantısında üreterek büyümek zorunda olan Türkiye ekonomisine dün olduğu gibi bugün ve yarın da 'Makina' ve‘Takım Tezgâhları’ sektörünün destek vereceğini söyleyen MİB Genel Sekreteri M. Nail Türker ise şunları kaydetti;

    "Ülke olarak jeopolitik konumumuzu da göz önünde bulundurduğumuzda, Endüstri 4.0 küresel yarışta bize önemli bir rol sunacak. Son 10 yılda Ar-Ge’yi odağına alan devlet teşvik politikaları ile Türkiye önemli yollar kat etti. 2023 yılı için belirlenen dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında yer almamız hedefine ancak yüksek teknolojili ara bileşenlerinin imalatı ve yine bu bileşenlerin yerli makine ve sistemlerin imalatında kullanılarak yaratılacak yüksek katma değer ile ulaşabileceğiz. MAKTEK Avrasya 2016'da yeni sanayi devrimine geçiş için ihtiyaç duyulan teknolojik sistem, iş gücü nitelikleri, teşvik ve eğitim konularını ele alacağız. Ülkece önümüzdeki 10 yıllık süreçte büyük bir atılım ile tam anlamıyla gelişmiş ülke konumuna sıçrama yapmak için MAKTEK Avrasya 2016 önemli bir buluşma noktası olacak. Bu buluşma sonrasında seçilecek yol; kullanıcı ve makine imalatı sanayi için önemli bir ayrım noktası olacak.’’

    MAKTEK Avrasya 2016 hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.maktekfuari.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

    Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


    Katılım Bankalarının Teknoloji Atağı Başarılı Oldu!

    $
    0
    0

    Türkiye’de 30 yılı geride bırakan Albaraka, Islamic Finans News’te katılım bankacılığının teknolojik gelişimini anlattı. Albaraka Türk Genel Müdür Yardımcısı Ali Tuğlu,“Tüm dünyada en gelişmiş bankacılık sistemlerinden birine sahip olan Türkiye, özellikle internet bankacılığı, mobil bankacılık ve ödeme sistemleri alanlarındaki uygulamalarla öne çıkıyor” değerlendirmesinde bulundu.

    Katılım Bankacılığı'nın gelişmesinde inovasyonun önemine değinen Tuğlu, Türkiye’de Albaraka’yla başlayan sürecin iki fazda değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Tuğlu, “İlk 20 yılda konvansiyonel bankalarla katılım bankaları arasında, teknoloji yatırımları anlamında farklar vardı. Ancak son 10 yılda katılım bankaları teknoloji altyapılarına ciddi yatırımlar yaptılar ve dönüşüm projeleri gerçekleştirdiler. Bugün katılım bankalarımız ile konvansiyonel bankalar arasında teknolojinin kullanımı açısından bir fark bulunmamakta” diye konuştu.

    İnovasyon ve Teknoloji, Bankaların Gündeminden Düşmeyecek

    Bankacılık sektörünün yıllar içinde yeni teknolojileri kullanmak için büyük çaba sarfetmesine rağmen, diğer sektörlerdeki büyük dönüşümlere benzeyen köklü bir değişim yaşamadığını ifade eden Tuğlu, “Özellikle fintech devriminden yola çıkarak geleceğin çok daha farklı olacağını görüyoruz. Bankalar inovasyonu tüm süreçlerinin doğal bir bileşeni haline getirecek. Dijitalleşme, mümkün olan her noktada daha da fazla kullanılır hale gelecek ve insansız karar mekanizmaları süreçleri çok hızlandıracak. Bunun yanı sıra, mobilite, nesnelerin interneti ve bunların sonucu olarak iş yapış şekillerinin değişmesine bağlı olarak, gelecekte şubelerin çok daha farklı olacağını göreceğiz. Bugünkü ATM’lerden daha gelişmiş makinelerin çokça yer aldığı, çalışanlarının mobil cihazlar ile şube içi ve dışında hareket ettiği ve boyut olarak bugünkülere göre daha küçük olan banka şubeleri göreceğiz. Bu arada yeni nesil telefonların mobil ödemeyi destekler hale gelmesi ile uzun dönemde plastik kartların kullanımının azalmasını ve mobil ödemenin çok yaygın hale gelmesini bekliyoruz” açıklamasını yaptı.

    Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

    Türkiye’den “Elon Musk” Nasıl Çıkar?

    $
    0
    0

    İnovasyon ve endüstriyel tasarım çözümleri şirketi Alfanorm’un Başkanı, İnovasyon Düşünürü ve Tasarım Mimarı Ateş Öztan, geleceği şekillendiren kişiler arasında gösterilen Elon Musk’a benzer profillerin Türkiye’den de çıkması olasılığının iki faktöre bağlı olduğunu belirtti. Bu faktörlerin“kişisel yetenekler” ile bireyin “yetiştiği ve ürettiği ülkenin şartları” olduğunu ifade eden Öztan, Türkiye’nin kişisel yetenekler açısından yeteri kadar güçlü ve üretken olduğunu ancak üretim ortamı açısından oldukça zayıf olduğunu dile getirdi.

    Amerikalı mucit ve girişimci Elon Musk’ın hayatına bakıldığında, yetiştiği yer olan Güney Afrika’nın ülkemizle benzer özelliklere sahip olduğunun altını çizen Öztan, “Bu denklemin çözülmesi gereken kısmı, Amerika’da yaratılan ortamın Türkiye’de nasıl yaratılacağıdır. Bir başka soru da aynı ortamı yaratıp Elon Musk’ın bir kopyasını mı yaratmak istiyoruz? Bu düşünce tarzı bir tuzağa dönüşebilir. Doksanlı yıllarda Bill Gates, sonrasındaki dönemlerde Zuckerberg ve bugünlerde ise yerli Elon Musk yaratmaya çalışmak yanlış. Bunun yerine, gelecekte kim hangi alanda öncü olacak bunu aramak, tahmin etmek ve bulmak zorundayız.” dedi.

    Hem Türkiye’yi hem de dünyayı değiştirecek ve insanlığa yenilikler sunabilecek mucitlerin yetişmesi için, öncelikle uygun zeminin hazırlanmasının önemini belirten Öztan, süreçte kendimize sormamız ve adım atmamız gereken noktaları şöyle sıraladı:

    1. Üstünlüklerimiz neler?

    Türkiye’nin diğer ülkelere göre üstünlüklerini tanımlaması gerekiyor. Bu üstünlükler içinden hangilerinin, gelecekte hem Türkiye’nin hem de dünyanın bir ihtiyacını karşılayabileceğini belirlememiz öncelik taşıyor.

    2. Üstün yeteneklilerin ne kadar farkındayız?

    Belirlenecek konu ve alanlara yönlendirilecek doğal ve üstün yeteneklilerin hangi özelliklere sahip olması gerektiği, nasıl seçileceği ve eğitileceği belirlenmelidir. Doğal ve üstün yeteneklileri eğitecek kişilerin alacakları eğitim de önem taşımaktadır.

    3. Ne kadar özgünüz?

    Silikon Vadisi’nin bir kopyası yerine, ülkemize özgü çalışma ortamının ne olması gerektiğini bulmalı ve bu ortamları yaratmalıyız. Bu ortamları yaratmanın en basit yolu, buralarda çalışmasını düşündüğümüz insanlarımızın ihtiyaçlarını ve istediklerini belirlemek ile mümkündür.

    4. Destek yeterli mi?

    Yeni fikir ve icat çalışmalarına sanayiden destek bulmak zor olacağı için, devlet bu alanı sahiplenmeli ve destek sağlamalıdır. Devlet, potansiyel gördüğü kişi veya kurumlara tamamen ticari şartlar içinde siparişe dayalı işler vererek, bu kişi ve kurumların satılabilir iş yapma alışkanlığı kazanmalarını sağlamalıdır. Ancak bu destek karşılıksız hibe olarak değil ortam sağlama, eksik yönlerini tamamlama, uluslararası tanıtım pazarlama yüküne ortak olma veya tamamını yüklenme şeklinde olmalıdır.

    5. Tanıtımımız yeterli mi?

    Dünyada başarılı olmuş Türkleri, bu kişilerin hikayelerini ve ürünlerini toplumun tüm katmanlarına tanıtacak halkla ilişkiler faaliyetini sürekli yapmamız ve toplumun bu kişileri rol model olarak almalarını sağlamalıyız.

    Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

    TEB, Fintech Future Four ile Yüksek Girişimci Fikirleri Bekliyor!

    $
    0
    0

    Girişim Bankacılığı’ndan Melek Yatırım Platformu’na kadar birçok yenilikçi programla start up’ları destekleyen Türk Ekonomi Bankası (TEB), başlattığı Fintech Future Four Programı ile yenilikçi finans teknolojisi fikirlerine destek vermeye hazırlanıyor.

    Türk Ekonomi Bankası (TEB), Türkiye’den bankacılık ve finans dünyasını değiştirecek teknolojilerin çıkması amacıyla, finans teknolojisi konusunda fikir ve projeleri olan start up’lara özel yepyeni bir destek programı başlattı. TEB Fintech Future Four Programı bankacılık ve finans sektörünün problem ve ihtiyaçlarına inovatif çözümler üreten, takım haline gelmeyi başarmış, yaratıcı fikirler üretmeyi hedefleyen girişimcileri bekliyor.

    TEB Özel Melek Yatırım Platformu üzerinden başvuruların alındığı TEB Fintech Future Four Programı’na, yenilikçi finans teknolojisi fikirlerine sahip takımlar, 20 Ekim Perşembe gününe kadar Türkçe veya İngilizce olarak başvuru yapabilecek. Başvuru yapacak takımların istenen özelliklerdeki kısa bir video ile hayallerindeki ürünün özellikleri, kattığı değer, kaynak ihtiyaçları, zamanlama, takım ve metodolojilerini anlatmaları bekleniyor.

    Program kapsamında TEB, start up’ların fikirlerini filizlendirmek için gereken finansal destek ve ticarileşme sürecinde gereken danışmanlık desteğini sunarak girişimcilerin kendi şirketleri ile dünya çapında başarıya ulaşmasını hedefliyor. Müşterini Tanı /Bilgi Güvenliği, Roboadvisory, Sanal Müşteri İlişkileri Yönetimi, Gerçek Zamanlı Pazarlama, Yeni Nesil Ödeme/Üye İşyeri Teknolojileri, Sadakat /Oyunlaştırma konularında başvuru alan TEB, gelen başvurular arasından seçeceği 4 fikri kendi bilgi, araştırma, deneyim ve kabiliyetleri ile beraber hayata geçirmeyi istiyor.

    Mendi: “TEB Fintech Future Four Start-Up’lara İyi Gelecek”

    TEB Bireysel ve Özel Bankacılık Kıdemli Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Mendi, TEB olarak bankacılık ve finans dünyasını değiştirecek teknolojilerin Türkiye’den çıkacağına inandıklarını belirterek, Fintech Future Four Programı’yla yenilikçi finans teknolojisi fikirlerine yepyeni bir destek verdiklerini söyledi. Mendi, start up’ların bankalara ihtiyacı olduğunu belirterek, şunları söyledi:

    “Altyapımız, tecrübemiz, ilk ürün için sağladığımız finansal destek ve projenin ilk müşterisinin hazır olması Start-Up’lara iyi gelecek. Biz bunu gerçekleştirmek için bankacılık ve finans sektörünün problem ve ihtiyaçlarına inovatif çözümler üreten, kıvrak ve yaratıcı insanları arıyoruz. Sektör olarak hayalini kurduğumuz gelecek vizyonu bizce bankalar ve start-up’ların birlikte çalıştıkları, start-up’ların yaratıcılıklarını ortaya koydukları işbirlikçi inovasyon modeliyle mümkün olabilir. Bu yüzden bugün start-up’lara ve start-up adaylarına diyoruz ki: TEB Fintech Future Four Programları’mıza katılırsanız, bankacılık ve finans dünyasının geleceğini şekillendiren teknolojiler çok yakında gelecek. TEB Fintech Future Four ile finans sektöründe dünya çapında sorunların cevabı olabilecek fikirler üretip sonrasında oluşacak değeri paylaşmak istiyoruz.”

    Program Kapsamında Start up’ları Neler Bekliyor?

    Program süresince start up’ların projelerini geliştirebilmeleri için finans kaynağı, banka verileri ve banka uzmanlarına erişimini sağlayan TEB, bu fırsatlar karşılığında ortaya çıkacak ürünün pazar şartlarındaki ilk müşterisi olmayı hayal ediyor. Ayrıca TEB’in üst düzey yöneticileri takımlar ile danışmanlık toplantılarında bir araya gelerek fikirlerin ürüne dönüşmesine yardımcı olacak.

    Unutmayın, TEB Fintech Future Four Programı’nın son başvuru tarihi 20 Ekim 2016.

    TEB Fintech Future Four Programı’na başvurmak isteyen takımlar www.melekyatirimplatformu.com web adresi üzerinden başvurularını Türkçe ve İngilizce olarak yapabilecekler.

    Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

    Dünya Mobilleşiyor 2020’de Her İki Kişiden Biri Esnek Saatlerde Çalışacak!

    $
    0
    0

    Araştırma şirketi e-Marketer’ın yayımladığı rapora göre, 2018 yılında dünya nüfusunun yüzde 48,2’si internete erişebilecek. Mobil çalışma eğilimin giderek arttığı dünyada kurumlar ve çalışanlar, kendilerini rahat hissettirecek ve özgür kılacak iletişim kanallarını tercih ediyor.

    Unify tarafından yapılan araştırmaya göre, 2016 itibariyle dünyadaki toplam çalışan sayısının yüzde 37,2’sini mobil çalışanlar oluşturuyor. 2020 yılında ise işgücünün yüzde 50’sinin esnek çalışma sistemine geçeceği öngörülüyor. Araştırmada, beş yıl içerisinde toplantıların yüzde 94’ünün internet ortamında yapılacağı tahmin ediliyor. Esnek ve mobil çalışma eğilimi, dünya çapında giderek yaygınlaşıyor. İşletmeler, bu yeni çalışma sistemine ayak uydurmak için başta teknoloji ve insan kaynakları departmanları olmak üzere yatırım yapıyor.

    Haftada 28 Saatimizi E-mail Kontrolü İçin Harcıyoruz

    McKinsey Global Institute tarafından yapılan araştırmaya göre, bir çalışan haftalık çalışma saatinin yüzde 28’ini e-postalarını kontrol etmekle geçiriyor. The Radacati Group’un yaptığı başka bir araştırmaya göre ise çalışanlar, günde ortalama 121 adet e-posta gönderip alıyor. Gereksiz e-posta trafiği, verimliliği düşürdüğü kadar, ciddi ölçüde zaman israfına da neden oluyor. İletişim yazılımları ve servisleri sunan Unify; iki yılı aşkın süreç sonunda milenyum kuşağının da içinde olan 1.000’den fazla kullanıcının geri beslemelerini dikkate alarak “Circuit” uygulamasını geliştirdi. Uygulama, e-posta kalabalığını ortadan kaldırıp iletişimi kolaylaştırıyor. Sosyal medya, iş uygulamaları, görüntü, yazışma ve sesli iletişimi içine alan Circuit, her kanaldaki bilgi ve veriyi bir araya getirerek tümleşik iletişimin tüm konforunu kullanıcılarına sunuyor.

    KOBİ’ler Kullanıcı Odaklı Çözümleri Tercih Ediyor

    Yüksek rekabet koşulları ve hızın hayatımızın önemli bir parçası olduğu günümüzde, mobilite, uzaktan çalışma, sürekli bağlantıda olma ihtiyacı, kurumların ve çalışanların kaçınılmaz bir gerçeği. Bu ihtiyaçlara cevap verebilen, kolay mesajlaşma olanağı sunan, kullanıcı durum bilgisinin görülebildiği, tek bir tıkla masa üstü paylaşımın gerçekleşebildiği, anlık veya planlı video, sesli konferans olanağı sunan tümleşik iletişim uygulamalarına duyulan gereksinimin giderek artıyor.

    Artık Mobil Dünyanın Kuralları Geçerli

    Unify’ın 160 yılı aşkın yenilikçi yaklaşımı ve Ar-Ge gücü ile Fortune Global 500 listesindeki şirketlerin yaklaşık yüzde 75’ine tümleşik iletişim çözümleri sağladığına dikkat çeken Unify Türkiye Ülke Müdürü Erda Tütüncüoğlu, mobil çalışma eğilimine ilişkin şu bilgileri verdi: “Artık mobil bir dünyada yaşıyoruz. Bu yeni dünyada daha şeffaf, insan odaklı, çalışanların hayatını kolaylaştıran, bireyleri daha üretken kılan ve zaman tasarrufu sağlayan çözümler tercih ediliyor. Unify olarak yaptığımız araştırmalar ile çözümlerimizi bu eğilime göre belirledik. Amerika ve Avrupa’dan sonra Circuit Türkiye’de hizmete sunulacak. Kullanıcılar bu uygulamayı istenilen işletim sisteminde ve cihazda sorunsuz şekilde kullanabiliyor. Bu uygulamada tüm mesajlar tek bir noktada birleşiyor. Ekip çalışanları, arkadaşlarının bulunduğu zaman dilimini görebiliyor, kullanıcının o anki ayarlarına göre uygun veya meşgul olup olmadığını anlayabiliyor.”

    Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

    Türkiye'nin En Büyük Kuluçka Merkezi'nin Açılışına Davetlisiniz

    $
    0
    0

    Türkiye’de ki girişimcilik ekosisteminin tüm paydaşlarına ev sahipliği yapacak ve bu alanda, Türkiye’nin en büyüğü olma özelliğine sahip Yıldız Kuluçka Merkezi’nin açılışı, 20 Ekim Perşembe günü gerçekleştirilecek.

    Yıldız Kuluçka, inovatif fikir sahibi olan girişimcilere iş fikri aşamasından ticarileştirmeye, ticarileşmeden yatırım almaya kadar olan süreçte ofis, altyapı, eğitim ve mentörlük hizmetlerini sunan bir kuluçka ve hızlandırma programıdır.

    Şubat 2014 yılında Yıldız Teknopark Davutpaşa Kampüsü B2 Blok'ta kurulan Yıldız Kuluçka, 2015 yılında Yıldız Teknopark İkitelli Kampüsü'nde kullanıma açılan kuluçka alanı ve yeni açılacak alanla birlikte üç lokasyonda hizmet vermeye devam edecek.

    Kurulduğu günden bu yana 150’den fazla girişime ev sahipliği yapan Yıldız Kuluçka, açılış töreniyle birlikte yeni ofis alanları, eğitim ve mentörlük programı, fiziksel ve sosyal imkanları girişimcilerin hizmetine sunuyor, Türkiye’nin girişimcilik ekosistemi daha da büyüyor.

    Yıldız Kuluçka Merkezi’nin açılış etkinliği, Davutpaşa YTÜ Teknopark‘ta, fon yöneticilerini, yatırımcıları, akadamisyenleri ve birçok girişimciyi biraraya getirecek.

    Yıldız Kuluçka Merkezi Açılış Programı
    15.00 - 15.30Kokteyl
    15.30 - 16.00Açılış Konuşmaları
    16.00 - 16.30Kuluçka Ofislerinin Gezilmesi
    16.30 - 17.00Yatırım Alan Girişimcilerle Pasta Kesimi

    Unutmayın, Yıldız Kuluçka Merkezi’nin açılış etkinliği 20 Ekim 2016, Perşembe günü YTÜ Davutpaşa Kampüsü Yıldız Teknopark A1 Blok'ta gerçekleştirilecek.

    Yıldız Kuluçka hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.yildizkulucka.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

    Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

    Viewing all 7107 articles
    Browse latest View live