Quantcast
Channel: Girişim Haber
Viewing all 7107 articles
Browse latest View live

14. Bayim Olur musun? Fuarı Markalarla Girişimcileri Buluşturuyor!

$
0
0

Bu yıl 14. kez kapılarını açacak olan Bayim Olur musun Franchising ve Markalı Bayilik Fuarı 13–16 Ekim 2016 tarihleri arasında, CNR Fuar Merkezi 5-6-7. Hollerde gerçekleştirilecek. Franchise ve Markalı Bayilik sisteminin tüm oyuncularını tek bir çatı altında buluşturan Bayim Olur musun Franchising ve Markalı Bayilik Fuarı bu yıl ticarette başarılı çalışmalara imza atan ünlü isimlere ev sahipliği yapacak.

İbrahim Tatlıses’in 2010 yılında Tatlıses Gıda bünyesinde kurduğu Tatlıses Çiğ Köfte ile başlayan gıda yatırımı diğer ünlülere de ilham kaynağı oldu.  Uzunköprü Köftecisi yatırımı ile oyuncu Okan Karacan’ı, bitkisel tedavileriyle dünya çapında tanınan beslenme uzmanı, Türk kimya profesörü Prof. Saraçoğlu markasıyla İbrahim Saraçoğlu’nun,  Kendi Cosmetics markasıyla şarkıcı Kendi’nin aralarında olduğu fuarda, 22.500 metrekare kapalı alanda, 3 Holl’de  400’e yakın yerli ve yabancı firma yer alacak.

Günümüzde kendi işinin patronu olmak ve bunu yaparken daha az riskle daha fazla kazanç elde etmek isteyenlerin birinci tercihi; franchising… Bugünün rekabet koşulları kurumsal ve güçlü bir marka yaratmak için sıfırdan başlamak yerine, güçlü, bilinen ve büyük bir zincirin parçası olma avantajı birçok girişimciyi franchising sistemine yönlendiriyor. Hızla büyüyen ve binlerce girişimciye kendi işini kurma fırsatı yaratan franchising sektörü, alanında Avrupa ve Ortadoğu’nun en büyük fuarı olma özelliğini taşıyan Bayim Olur musun Fuarı ile katlanarak büyüyor. MedyaFors Fuarcılık organizasyonu, UFRAD işbirliği ve Coldwell Banker Türkiye Ana Sponsorluğunda gerçekleştirilecek olan fuarı, artan m2 alanı, katılımcı ve ziyaretçi oranıyla her geçen yıl dikkatleri üzerine çekmeyi başarıyor.

MedyaFors Fuarcılık Gen. Md. Aycan Helvacıoğlu, “Bu yıl da çok önemli uluslararası ve ulusal markalara ev sahipliği yapıyoruz. Suudi Arabistan, Kosova, Tunus ve Katar heyetleri Türk markaları için geliyorlar. Ünlü girişimcilerimizin bu yıl katılımcımız olmasının fuara büyük renk katacağını düşünüyoruz. Hepsinin harika girişimleri var. Artık sanatçıların, sporcuların öncelikli tercihi markalaşmak ve franchise oluyor ve büyüme stratejisi olarak franchisingi seçiyorlar. Bu da girişimciyi heveslendiriyor ve markalı bayilik yatırımlarını çoğaltıyor” dedi.

35.000 sektör profesyoneli ve yatırımcı adayının ziyaret etmesi beklenen fuar 4 gün boyunca açık olacak, franchise sektörüne katma değer sağlayacak hem de ekonominin canlanmasına büyük katkıda bulunacak.

Konuyla alakalı Ufrad Başkanı Dr. Mustafa Aydın; "UFRAD’ın desteklediği 25. ve Medyafors Fuarcılık tarafından düzenlenen 14. Bayim Olur Musun Fuarı’nda bu yılda yüzlerce markamız ve on binlerce yatırımcı ile bir araya gelecek olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.  UFRAD olarak uzun yıllardır Medyafors ile yürüttüğümüz çok verimli ve başarılı işbirliğimiz sonucunda Fuarımız bugün dünyanın en büyük fuarlarından biri. Türkiye ve dünya Franchise sektörünü 13-16 Ekim’de İstanbul’da ağırlamaktan büyük gurur duyuyoruz.

Asla unutmamalıyız; Markalaşma bir kültürdür. Marka dediğimiz kavramın sadece bir ürün logosu ya da bir kutunun üzerindeki amblemden ibaret değildir. Markalarımız ekonomimizin öncüler, dünyaya açılan kapılarımızdır."

Unutmayın, Bayim Olur musun Fuarı 13–16 Ekim 2016 tarihleri arasında CNR Fuar Merkezi 5-6-7. Holl’lerde gerçekleştirilecek. Markaların bayilik/ franchise bilgilerine ve ayrıca fuarla alakalı merak edilen her türlü bilgiye  www.bayimolurmusun.com.tr web adresinden ulaşabilirsiniz.

Franchise çalışma modeliyle iş kurmak isteyen girişimci okurlarımızı ve bu iş modeline yatırım yapmak isteyen yatırımıcı okurlarımızı fuara davet ediyor, haberimizi girişimci ve yatırımcı okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


TAİDER: Aile Şirketlerinin Küreselleşmesinde İlişkiler Ağı Önemli!

$
0
0

TAİDER Aile İşletmeleri Derneği, toplantılarında aile şirketlerindeki ihtiyaçların saptanması, değerler yönetimi, güven ilişkisinin korunması, ailede uyuşmazlıkların etkin yönetimi, kurumsallaşma, nesiller arası devir planlaması, ailede ve işte doğru iletişim gibi aile şirketleri açısından önem taşıyan konuları gündeme taşıyor.

TAİDERüyeleri ve ülkemizin önde gelen aile şirketi temsilcileri ile gelecek nesil üyelerinin yoğun ilgi gösterdiği, 5 Ekim Çarşamba günü, Ankara Sanayi Odası’nda düzenlenen toplantıda açılış konuşmasını yapan TAİDER Aile İşletmeleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sumer Tömek Bayındır Dernek hedef ve faaliyetleri hakkında bilgi verdi.  Tıpkı yürürken ayağın zemine, zeminin ayağa karşı koyması veya suya karşı gelen kulaçlar gibi farklı fikirlerin sürtüşmesinden çıkan itici gücün bir ivme enerjisi yarattığını söyleyen Bayındır, bu bütünsel anlayış ve enerjinin iş sahiplerince doğru yönetilmesi halinde ailede ve işte başarının yakalanacağını sözlerine ekledi.

TAİDER Ankara temsilcisi ve Canpa Holding Yönetim Kurulu Üyesi Murat Özcan, aile şirketlerinin farklı nesillerinin biraraya geldiği TAİDER etkinliklerinde paylaşılan tecrübenin üyelerin aile ve iş hayatlarına olumlu yansımaları olduğunu gördüğünü ve bunun vazgeçilmez değerde olduğunu söyledi.

Panelde konuşan Arzum Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı“Aile işletmeleri dünyada ekonominin yüzde 70’ine yakınını taşıyor. Türkiye’de ise aile işletmeleri ekonominin neredeyse yüzde 95’ini taşıyan önemli bir konumda. Türkiye olarak 2023’te dünyadaki en büyük ilk 10 ekonomi arasında yer alma hedefimiz bu şirketlerle, bu markalarla olacak. Bu yüzden aile işletmelerinin küresel ilişkiler ağını güçlendirmesi büyük öneme sahip. Aile işletmeleri olarak başarımızı daha küresel noktaya taşımak ve büyümek için yerel ve uluslararası ilişkileri doğru yönetmek ve doğru iletişim kurmak kritik bir nokta” dedi.

İletişim ağı kurmada davranış biçimleri ve alışkanlıkları hakkında dünyadan ve Türkiye’den örnekler vererek sözlerine başlayan EU Kurumsal Danışmanlık Kurucu Ortağı Erkut Uludağ, uzun soluklu iş ilişkileri geliştirmek için bulunulan ortamda paylaşıma açık ve doğal olmanın önemini vurguladı.  İlişki ağını yönetirken en az bir sene öncesinden plan yapmak ve bu konuya emek ve zaman harcamak gerektiğinin altını çizdi.

Toplantının son bölümündeki soru-yanıt kısmında, katılımcılar merak ettikleri konuları yöneltme imkânı bulurken, toplantının sonunda tüm konuşmacılara değerli paylaşımlarından ötürü TAİDER’e özgü tasarlanan“ailede birlik” temalı seramik anı hediyesi verildi. Etkinlik, tüm katılımcıların toplu fotoğraf çekimiyle son buldu.

TAİDER hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.taider.org.tr web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Yeni Fikirler "YFYİ Hızlandırma Programı" İle Silikon Vadisi Yolu’nda!

$
0
0

Türkiye’nin girişimcilik alanında lider kuruluşu olan ODTÜ TEKNOKENT’in, bu sene 12.’sini düzenlediği “Yeni Fikirler Yeni İşler(YFYİ)” hızlandırma programının ödül töreni 15 Ekim’de ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek. Teknoloji temelli birçok projenin yer aldığı etkinlikte, başarılı olan projeler Silikon Vadisi’nde melek yatırımcılarla buluşma şansı elde ediyor.

ODTÜ TEKNOKENT’in 12.’sini düzenlediği Yeni Fikirler Yeni İşler (YFYİ), hızlandırma programında sona yaklaşılıyor. Her yıl yoğun ilginin yaşandığı ve iş fikri olan binlerce öğrencinin ve ticari hayatına yeni başlayan teknoloji şirketlerinin başvurduğu YFYİ’de, ödüller 15 Ekim’de sahiplerini buluyor. ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek Demo Day’de girişimcilik ekosistemi ve iş dünyasının önemli isimleri ile birlikte yatırımcı karşısına çıkacak olan girişimciler, girişim sermayesi desteği kazanma fırsatının yanı sıra, ABD kampı ödülü ile ODTÜ TEKNOKENT’in San Francisco’da yer alan T-JUMP merkezinde Silikon Vadisi yatırımcıları ve mentorleri ile görüşme fırsatı kazanacak. Girişimciler, bu sayede iş fikirlerinin uluslararasılaşması şansını elde edecek.

Her yıl yüzlerce başvurunun gerçekleştiği YFYİ hızlandırma programı bu sene de yoğun ilgiyle karşılandı. Mart ayında başvuruların başladığı programda, başvurular Mayıs ayının ortasına kadar devam etti ve toplamda 1500’ün üzerinde proje başvurusu yapıldı.

Otizmli Çocuklara Eğitim Programı, İş Görüşmesi İçin Prova

YFYİ’de finale kalan projelerin tamamı teknoloji temelli. Finale kalan projeler, toplumsal ve sosyolojik durumlara da teknolojik çözümler getiriyor. Projeler arasında yeni mezunların iş görüşmesi sırasında heyecanlanmalarının önüne geçmek amacıyla geliştirilen simülasyon programı da var, otizmli çocukların eğitimine yönelik geliştirilen aplikasyon da.

YFYİ Girişimcilere Ne Kazandırıyor?

YFYİ geçen senelerde olduğu gibi bu sene de hem fikir aşamasındaki girişimlere hem de şirketleşip, henüz tam olarak büyüyemeyen girişimcilere destek sağlıyor. T-IDEA kapsamında lisans, yüksek lisans, doktora öğrencisi veya yeni mezun öğrencilerin başvuruları alınıyor ve öğrenciler, girişim sermayesi desteğinin yanı sıra ABD San Francisco’da yer alan T-JUMP Hızlandırma Merkezi’nde eğitim ve demo hakkı kazanıyor. Ayrıca, TÜBİTAK’ın T-BİGG kriterlerine uyan proje grupları T-BİGG programı ile 150.000TL sermaye desteğinden faydalanma şansı yakalıyor. Bununla beraber, şirketi 4 yaşından küçük olan girişimler ise T-START kapsamında değerlendirmeye alınarak, projelerinin ticarileşme sürecini hızlandırılıyor.

Yeni Fikirler Yeni İşler hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz yfyi.odtuteknokent.com.tr web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Dünyanın Merak Ettiği İsimler 22-23 Kasım’da Bilişim Zirvesi’nde!

$
0
0

Bilişim Zirvesi’16 - ICT Summit etkinliği bu yıl, dünyanın yakından takip ettiği isimlerin de yer aldığı 200’ün üzerindeki konuşmacının katılımıyla ve“Dijital Evrim ile Endüstri 4.0” ana temasıyla 22-23 Kasım tarihlerinde İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde yapılacak.

Uluslararası kimliği, köklü, güçlü, özgün ve zengin içerikli yapısıyla alanındaki en önemli platform olan Bilişim Zirvesi’nde bu yıl“Dijital Evrim ile Endüstri 4.0” ana temasında, “No way out! (Kaçış yok)” mottosu işlenecek. Zirvede dijital evrimin yol haritası oluşturulurken, Endüstri 4.0 dalgasını yakalamanın ipuçları da masaya yatırılacak.

Bilişim Zirvesi’16 – ICT Summit etkinliği bu yıl 22-23 Kasım tarihlerinde İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde dünyaca tanınmış konuşmacıların konuk olarak katıldığı etkinliklerle gerçekleşecek. Konuşmacılar arasında öyle isimler var ki onların söylediklerini bütün dünya merakla bekliyor. T.C. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Bilgi Teknolojileri Kurulu Başkanı Dr. Ömer Fatih Sayan’ın da davetli olduğu Bilişim Zirvesi’16’da “Digital Evrim’in Organizasyonu” kitabının yazarı Sriram Narayan ve Robert Bosch Engineering and Business Solutions Başkan Yardımcısı & İşletme Birimi Başkanı Gaur Dattatreya tüm dünyanın merakla beklediği konuşmacılar olacak.

“Digital Evrim’in Organizasyonu” kitabında Sriram Narayan Dijital Evrim sürecinde CIO bakışı ile Dijital dünyaya hazırlanırken önündeki fırsatlar ve engeller nelerdir? Dijital transformasyon hangi araçlardır, hangi yöntemler ile mümkün olabilir? sorularının cevaplarını veriyor. Alanında “dünyada okunması gereken 10 kitaptan birinin yazarı” olarak tanınan Sriram Narayan, dijitalleşmede iş analizinin yeni tanımını yapıyor ve nasıl olması gerektiğinin altını çiziyor.

Robert Bosch Engineering Başkan Yardımcısı Gaur Dattatreya ise endüstiri 4.0 bağlantısı ve entegrasyonu süreci, bunun sonrasında bizi nasıl bir dünya bekliyor, bu dünya ne kadar güvenli olacak, geleceğin otomobilleri nasıl olacak, endüstri ve sanayi 4.0’ın hangi süreçlerden geçmesi gerekiyor? sorularının cevaplarını katılımcılarla paylaşacak.

Bilişim Zirvesi’16 - ICT Summit etkinliği hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.bilisimzirvesi.com.tr web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi bilişim sektöründe faaliyet göstren okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Dünya Enerji Konseyi Enerji Dünyasını Harekete Geçmeye Çağırdı!

$
0
0

İstanbul’da düzenlenen 23. Dünya Enerji Kongresi öncesinde Dünya Enerji Konseyi, global enerji sektörüne“enerjiye yaklaşımı” yeniden ele alması için çağrıda bulundu.

“Yeni Ufukları Kucaklamak” temasıyla gelecek dönemlere işaret eden Dünya Enerji Konseyi, enerjiyle ilgili yedi önemli tespitte bulundu. Buna göre, kişi başına düşen enerji talebi 2030 yılından önce zirveye ulaşacak ve dünya ekonomileri dekarbonizasyon için yeterince çaba sarf etmedi.

Kongre öncesinde konuşan Dünya Enerji Konseyi Başkanı Marie-José Nadeauşöyle dedi: “Büyük enerji dönüşümünü durdurmak mümkün değil. Bu gelişmeye, inovatif teknolojiler ve yeni iş modelleriyle ayak uydurabilmek için büyük bir efor harcamak gerekiyor. Yanıt verebilme hızımız, kazananları ve kaybedenleri belirleyecek.”

Dünya Enerji Konseyi Genel Sekreteri Christoph Frei ise şunları kaydetti: “Global büyümenin yavaşlaması ve değişen demografi yeni koşulları şekillendiriyor. İtici güçler, dekarbonizyona yönelik giderek artan politik baskı, önü alınamaz dijital devrimin tetiklediği inovasyon ve dün imkansız gözüyle bakılan, bugünün ise gerçeği olan yükselen riskler. Vakit, pozitif ve kapsayıcı liderliğin vakti. Hem liderler hem toplum yeni gerçekleri kabullenip, enerji konusunu yeni bir yaklaşımla ele almalı, istikrarlı yatırım koşullarını korurken, inovasyonun peşinden koşmalı.”

Yeni Ufukları Kucaklamak

Dünya, büyük bir dönüşüm yaşıyor. Büyük Dönüşüm’ün itici gücü ise, yeni teknolojilerin hızla ortaya çıkması, önü alınamayan dijital devrim, global çevre sorunları ile değişen büyüme ve demografi modelleri. Önümüzdeki yıllarda söz konusu bu enerji dönüşümü, enerjiyi üretme ve tüketme biçimlerimizi değiştirme potansiyeline sahip. Bu, hem ulus devletlerin hem şirketlerin işletme modellerini ve ekonomik temellerini etkileyecek; böylece sektörler ve bölgeler arasında yeni bir denge kurulacak, dönüşüm global ekonomiye yansıyacak.

Enerji dönüşümünün kazananları ve kaybedenleri önümüzdeki 10 yılda belirleneceğinden, enerji sektörüne dair ‘yeni gerçekler’i iyi anlamak gerekiyor.

Enerjinin Yeni Gerçekleri

1- Zirve Petrol Üretiminden Zirve Talebe

Yeni gerçek: Zirve yapan petrol üretimine dair tartışmalar geçmişte kaldı. Gerçek şu ki, kişi başı enerji talebi 2030 yılına gelmeden zirve noktasına ulaşacak. Giderek büyüyen global orta sınıfın talep artışı, birincil enerji ikameleriyle desteklenen enerji yoğunluğunun azaltılmasının hızının gerisinde kalacak. Böylece tartışmaların odağı, zirve petrol üretiminden, gelecek 45 yıl içerisinde yüzde 20 ile sınırlı kalması beklenen talebin zirve yapmasına kayacak. Bu ise, büyüme hedeflerini tutturabilmeleri ve yatırım stratejileri açısından enerji şirketleri için önemli sonuçlar doğuracak.

2-Karbon Bütçesinin Aşılması

Yeni gerçek: Ekonomileri dekarbonize etmek için yeterince çaba sarf etmedik. Dünya, küresel ısınmanın 2 derece ile sınırlı kalmasını öngören karbon bütçesini aşmamak için, global gayri safi yurtiçi hasıla bazındaki emisyonu yıllık yüzde 6 oranına çekmeli. Bu ise ciddi bir efor gerektiriyor. Zira enerji yoğunluğunun azaltılmasıyla ilgili en iyimser tahminler ışığında dahi, bu gidişatla 2045 ile 2050 yılları arasında karbon bütçesinde öngörülen sınır değerlere ulaşacağımız ve hatta bunları aşacağımız hesap ediliyor.

COP21’de belirlenen ulusal katkılar (NDC) ile hedeflenen seviyenin ancak üçte birine ulaşabiliyoruz. Global taşımacılığın düşük karbon çözümlerine hızlı bir şekilde geçmesi, iklim hedeflerinin tutturulması açısından en ciddi engeli oluşturabileceği gibi en büyük fırsatı da teşkil edebilir.

Mevcut pazar sinyalleri, enerji verimliliği, gelişmiş elektrik depolama sistemleri, temiz taşımacılık ile Karbon Yakalama, Kullanma ve Depolama’nın yaygınlaşması gibi kritik alanlarda ilerleme kaydetmek için tek başına yeterli değil. Dönüşümü hızlandıracak kapsayıcı çözümlerin hayata geçirilmesi ve tüketicileri en düşük karbon ve en az maliyetli alternatiflere yönlendirmek için net, hedef odaklı ve belirsizliğe mahal vermeyen politikalar ve kurumsal çerçevelere ihtiyaç var.

3-Atıl Varlıklardan Atıl Kaynaklara

Yeni Gerçek: Enerji üretim biçimlerimizin değişmesi, mevcut enerji varlıklarının atıl bırakılması riskini beraberinde getiriyor. Bununla birlikte, başta kömür ve petrol olmak üzere birincil kaynaklar daha az kullanılacak. Fosil yakıtlar önemlerini korumaya devam etmekle birlikte, 2060 yılında enerji ihtiyacımızı, üçte biriyle yarısı arasında değişen bir oranda karşılayacak. Kömürün payının yüzde 5 civarında olacağı bekleniyor. Taşımacılıkta ihtiyaç duyulan petrolün payının yüzde 60 civarında olacağı hesaplanırken, genel olarak talebin azalacağı öngörülüyor. Doğalgazın altın çağıysa sürecek; 2060 itibarıyla çıktı büyümesi yüzde 25 ila yüzde 70 arasında değişecek.

Petrol sektörünün büyüme potansiyelinin gerilemesi ve 2060 itibarıyla kömürün önemini yitirmiş olacak olması nedeniyle gözler (genelde şirketlerin sahip olduğu) atıl varlıklardan (çoğunlukla devletlerin elindeki) petrol ve kömür gibi atıl kaynaklara çevrilecek. Bu ise ekonomik ve jeopolitik global dengeyi sarsabilir. Konu, geniş kapsamlı karbon ve iklim tartışmaları çerçevesinde ele alınmalı.

4-Değişen Sistem Rezilyansı

Yeni gerçek: Son 30 yılda olağanüstü hava olaylarında dört katı bir artış yaşandı. Enerji üretiminde su kullanımına ilişkin baskının ve siber tehditlerin giderek artması, enerji sektöründeki yeni gerçeklere işaret ediyor.

Sistem entegrasyonunun artmasıyla birlikte rezilyans sadece sistemleri güçlendirmek ve yaşanan bir aksaklığın ardından tek tek ögelerin işler duruma getirilmesinden ibaret değil. Birbirine bağlı sistemlerde, olağanüstü hava olayları veya siber saldırı nedeniyle aksaklık yaşandığında tüm sistem çökme riskiyle karşı karşıya kalıyor. Geleneksel “sert rezilyans” uygulaması, basitçe sistemleri daha güçlü hale getirmekten ibaretken, yeni “yumuşak rezilyans” yaklaşımının ana unsurlarını kör başlangıç kabiliyeti, merkezi olmayan karar özerkliği ve lokal yetkilendirme oluşturuyor. Farklılaşan riskleri yönetebilmek için yeni araçlar ve yaklaşımlar şart.

5-İnovasyona Giden Yol

Yeni Gerçek: Enerji sektöründe teknoloji devrimi zirve noktasına ulaşmak üzere. Parçalı enerji politikaları, teknolojik inovasyonların ortaya çıkış hızının ve tüketici beklentisinin değişmesinin etkisiyle enerji pazarları giderek daha karmaşık hale geliyor. Yeni gerçekler; kolaylaştırılmış giriş, sıfır marjinal maliyet arzının artması, yetkilerin dağıtılması ve yerel birimlerin yetkilendirilmesi, teknolojinin metalaşması ve dijitalleşmesi, daha esnek ve hızlı ödeme çözümleri, gittikçe daha aktif hale gelen yatırımcılar ve daha özgür müşterilere hizmet sunulması ekseninde şekilleniyor.

Güneş ve rüzgar enerjisi ile enerji kullanımının elektrifikasyonu hızlı yükselişlerini sürdürecek. Toplam nihai üretime bakıldığında, 2060 yılına gelindiğinde, yüzde 98’i karbonsuz teknolojilerle üretilmiş elektriğin kullanım yaygınlığının yüzde 30’a ulaşacak; yüzde 40’ı güneş ve rüzgar teknolojilerinden olmak üzere oran üçe katlanacak; güneş ve rüzgar enerjisini payı da 10 kat artacak. Mevcut pazar ve iş modellerinin bu yeni gerçeklere ayak uydurmaları mümkün değil; bunun için yepyeni yaklaşımlar, iş modelleri ve finans çözümleri gerek. Halihazırda elektrik üretimimiz yüzde 45 oranında, Karbon Yakalama, Kullanma ve Depolama’yla takviye edilen fosil yakıtlara bağlı.

Tüm potansiyeli kullanabilmek için daha çok odaklanmış araştırma, geliştirme ve tanıtıma ihtiyacımız var. Dekarbonizasyon konusunda ilerleme kaydedilmesiyle ilgili olarak koordineli çalışan inovasyon inisiyatiflerine önemli bir görev düşüyor.

6-Global Yönetimi Değiştirmek

Yeni Gerçek: Enerjinin ağırlık merkezi, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkelerinin dışına kaydı: Yarının enerji gündemini Çin, Hindistan ve Afrika belirliyor ve bu nedenle bu ülkeler global enerji yönetimindeki yerlerini almalılar. Dünyada daha kapsamlı bir global enerji yönetimi trendi hakim; üstelik beş yıl öncesine kıyasla artık çok daha fazla küresel yönetim aracı mevcut. Birleşmiş Milletler, enerjiyle ilgili bir sürdürülebilir kalkınma hedefi (SKH7) belirledi, Paris’teki COP zirvesinde anlaşmaya varıldı ve Uluslararası Enerji Ajansı gibi kurumlar, Çin dahil, enerjide kilit öneme sahip yeni oyuncularla temasa geçti. G20’nin gündeminde enerji güvenliği var ve Temiz Enerji Platformu’nda (Clean Energy Ministerial) G20 ülkelerinden başka ülkeler de yer alıyor.

Aynı zamanda hala üzerinde çalışılan gündem maddeleri var: Uluslararası tarifelerin düşürülmesi ve temiz enerjinin yaygınlaşması için yeşil ürünlerin ve hizmetlerin ticaretinde tarife dışı engellerin kaldırılması; karbon fiyatlandırma mekanizmalarının hayata geçirilmesi, kaynakların etkin paylaşımını sağlamak için bölgesel altyapı entegrasyonu ve pazarların uyumlu hale getirilmesi için adımların atılması gerekiyor.Enerjide dönüşümü gerçekleştirmek istiyorsak, bu alana özellikle odaklanmamız gerek ve giderek ivme kazanan toplumsal aktivizme sempatik bir şekilde yanıt verebilme konusunda kendimizi geliştirmeliyiz.

7-Girişimcilik Herkesin Enerjiye Erişimini Sağlayacak

Yeni gerçek: İlerleme kaydedildi ama hala 1.1 milyar kişinin enerjiye erişimi yok. Birleşmiş Milletler’in yedinci sürdürülebilir kalkınma hedefinin odağına enerjiyi koyması, hem önemli sonuçları olacak fırsatlara hem de mevcut en iyi teknoloji çözümlerine dikkat çekti. Kırsal kesimler için şebekeden bağımsız enerji çözümleri geliştiren inovatif ve ezber bozan iş modellerinin son dönemdeki yükselişi, Sahraaltı Afrika ve Güney Asya gibi, ihtiyacın en çok olduğu bölgeler için önemli bir fırsat sunuyor. Söz konusu çözümlerin hayata geçirilmesi, yarının pazarlarına giriş noktalarını belirleyecek ve eşitsizliğin artmasını önlemeye yardımcı olacak.

Güçlü ticaret ve iklim politikaları, geçmişteki hataların tekrarlanmamasını sağlayacak teknoloji transferi açısından önem arz ediyor. Riskleri azaltmak, girişimci yaklaşımları desteklemek ve büyük yatırımcılara ulaşmak için acilen sağlam politikaların ve kurumsal çerçevelerin üretilmesi gerekiyor.

Şimdi Harekete Geçme Vakti

Büyük Dönüşüm’ü durdurmak mümkün değil. Global olarak dönüşüme ayak uydurulması ve sürecin, üçlü enerji açmazı gözetilerek dikkatlice yönetilmesi gerek. Dönüşümün başarıya ulaşması, dünya çapında politik ve ekonomik alanda iş birliği yapılmasına bağlı. Liderler ve toplum, enerjiyle ilgili yeni gerçeklere sahip çıkmalı; istikrarlı yatırım koşullarını korurken inovasyonun peşinden koşmalı.Ülkeler enerji güvenliğini artırmaya, enerjide eşitliği yaymaya ve karbon emisyonlarını düşürmeye çalışırken, üçlü enerji açmazının üç ögesiyle ilgili ciddi baskılar söz konusu olacak. Öncelik verilen konularda tek taraflı bir yaklaşım sergilemek, gerilimi körüklerken, geniş tabanlı siyasi desteğe ve yatırımları teşvik edecek istikrara zarar verir.

Üçlü enerji açmazının, yani sürdürülebilirlik, güvenlik ve enerjiye erişim arasındaki dengenin korunabilmesi için yeni yaklaşımlara ihtiyaç var. Ancak pozitif bir yönetim anlayışı ile Büyük Dönüşüm’ü başarıya ulaştırabilir, yavaş büyümenin önüne geçebiliriz. İçe dönük senaryolar, enerji sektöründe durgunluğa davetiye çıkarır.

Hükümetler, iş adamları, yatırımcılar ve toplum, herkes, yerinde kararlar alarak, entegre, etkili ve verimli altyapıları gözeterek, enerji meselesini yeniden düşünmeli, açmazların önüne geçmek için yeni yollar aramalı. İnovatif kent planlaması çözümleri, uygun rezilyans tepkileri, ayrıca güçlü politikalar ve ticaret mevzuatları oluşturulmalı. Çözümleri sadece enerji sektörü üretmeyecek, ama önünde daha geniş kapsamlı endüstri devrimine liderlik etmek gibi tarihsel bir fırsat uzanıyor.Yeni gerçeklere uyum sağlamak büyük bir çaba gerektiriyor ve vereceğimiz tepki, kazananları ve kaybedenleri belirleyecek.

Dünya Enerji Kongresi hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.wec2016istanbul.org.tr web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Endüstriyel Üretimde Büyümede Nasıl Lider Olunur?

$
0
0

KPMG, küresel üretim sektörünün geleceğini araştırdı. KPMG Endüstriyel Üretim Sektör Lideri Hakan Ölekli, ABD, Avrupa ve Asya’dan 360 üst düzey şirket yöneticisiyle yapılan ankette üç başlığın ön plana çıktığını belirterek,“Önümüzdeki iki yıl, özellikle Asyalı şirketler çok agresif büyüyecek. Asyalı üreticiler yeni pazarlar için gaza basıyor, rekabet artacak. Batılı üretici artık “Çin’de üret” yerine “Çin’e sat” stratejisine geçti” dedi.

KPMG’nin Kuzey ve Güney Amerika, Avrupa ve Asya’dan 360 üst düzey yöneticiyle yaptığı ankete havacılık, uzay ve savunma, otomotiv, holdingler, tıbbi cihazlar, mühendislik, sanayi ürünleri ve metaller olmak üzere 6 farklı sektörden yöneticiler katıldı. Yıllık geliri 5 milyar doların üzerinde olan şirketlerde görevli yöneticiler, “Endüstriyel üretimde büyümede nasıl lider olunur?” sorusunu yanıtladı.

KPMG Endüstriyel Üretim Sektör Lideri Hakan Ölekli, “Küresel Üretim Sektörünün Geleceğine Bakış 2016” başlıklı raporda toplanan anketin sonuçlarını analiz etti. Önümüzdeki 2 yıl özellikle Asyalı şirketlerin“çok agresif büyüme” hamlelerine tanık olunacağını belirten Ölekli, “Pek çok pazarda sınırlı büyüme beklentisi hakim olsa da üreticilerin, pastadan daha fazla pay alabilmek için yeni teknolojilere yatırım yapmaları veya rakiplerinin pazar payını çalabilmek için acımasız bir rekabete girmeleri gerekecek. Katılımcıların yüzde 92’si büyümek için yeni coğrafi pazarlara, yüzde 80’i yeni sektörlere girmeyi planlıyor” şeklinde konuştu.

Büyüme Konusunda Üreticiler İstekli

Ölekli şöyle devam etti: “Yaptığımız anketin sonuçlarından anlıyoruz ki; üreticiler, büyüme konusunda her zamankinden daha istekli. Ankete katılımcıların yüzde 74’ü önümüzdeki 2 yıl boyunca büyümenin kendileri için yüksek öncelik taşıyacağını, yüzde 31’i ise önümüzdeki 12-24 ay boyunca çok yüksek öncelik verileceğini ifade ediyor. Üretim sektöründeki yöneticilerin çoğunluğu büyüme hedeflerine ulaşmak için agresif tutum sergilemeyi planlıyor. Asyalı yöneticiler, agresif büyüme konusunda daha kararlı iken özellikle Japon katılımcıların yüzde 41’i çok agresif büyüme yaklaşımına sahip. ABD’lilerin ise yüzde 11’i, Almanlar’ın yüzde 8’i çok agresif strateji izleyeceğini söylüyor.”

Sihirli Sözcük: İnovasyon

Ölekli, anketin sonuçlarına ilişkin de“Başarılı ürün / hizmet sunmak isteyen şirketlerin, müşterileri anlayarak onlar için değer yaratmaya çalışarak müşteriyle birlikte inovasyon yapması gerekiyor. Üreticilerin gelecekte karşılaşabileceği en büyük zorluğun bu olacağı görülüyor” dedi. Ölekli,“Anketten anlıyoruz ki çığır açan inovasyonlara odaklanan üreticilerin yüzde 56’sı pazara bir veya birkaç yeni ürün çıkarmak için yatırımlar yapacağını belirtiyor” şeklinde konuştu.

Ar-Ge’ye Yatırım Artacak

Üreticilerin Ar-Ge ve inovasyona yaptıkları yatırımları artırmaları gerektiğine dikkat çeken Ölekli,“Katılımcıların yüzde 21’i önümüzdeki 2 yıl boyunca gelirlerinin yüzde 10’undan fazlasını Ar-Ge’ye yatırmayı planlıyor. Yüzde 49’u ise gelirlerinin en az yüzde 6’sını Ar-Ge için harcayacağını belirtiyor. Çinli, Japon ve Hintli katılımcıların yarısı bu grupta yer alıyor. Sektörleri ise otomotiv ve holdingler” dedi.

Sensörler, Yapay Zeka, Robotlar

Ölekli şöyle devam etti: “Sensörler ile iletişim ve bilişsel zeka alanındaki gelişmelerin, otomotiv, ağır sanayi, tıbbi cihazlar ve akıllı bina/altyapı gibi pek çok sektörde büyük değer yaratacağı görülüyor.3D baskı ve katmanlı üretim teknolojileri, yapay zeka ve bilişsel bilgi işlem teknolojileri, robotların kullanıldığı üretim bantları yatırım çekecek alanlar olacak. Üreticiler yeni sektöre girmelerine yardımcı olacak yeni işletmelere, modellere ve teknolojilere önemli yatırımlar yapıyor. Mobil platformlara yatırım yapan otomotiv üreticilerinden ticari siber güvenlik hizmetlerine yatırım yapan savunma sanayi yüklenicilerine kadar tüm üreticiler bir taraftan ana faaliyet alanlarında ezber bozan iş modellerine karşı kendilerini korumayı sürdürüyor diğer yandan müşteriyle bağlantılı kalabilmenin yollarını arıyor.”

Yeni Pazarlara Açılma Trendi Başladı

KPMG’nin küresel üretim sektörünün geleceğini araştırdığı ankete göre pek çok üretici ortalamanın üzerinde büyüme kaydedebilmek için yeni pazarlara girmeleri gerektiğini çok iyi biliyor. Bu nedenle üreticilerin daha agresif davranması bekleniyor. Rakamsal olarak da bu durum ankette görülüyor: Üreticilerin yüzde 87’si yeni pazarlara girmek için geçen 2 yılda adımlar atmış durumda. Yüzde 92’lik kısmı ise gelecek 2 yıl içinde bu yönde adımlar atmayı planlıyor.

Asya’dan Gelen Rekabet Azalmayacak

KPMG çalışmasında, Asya’dan gelen rekabetin yavaşlayacağını veya azalacağını düşünenlerin büyük bir hayal kırıklığına uğrayacağı belirtilerek, “Asyalı üreticiler yeni pazar payları kazanma ve büyümeyi hızlandırma çabalarını artırmayı planlıyor. Bu da yoğun bir rekabete işaret ediyor” deniliyor.

Yurt Dışı Yatırımlardan Maliyet Avantajı Bekleniyor

Anketin sonuç kısmında şu bilgilere yer veriliyor:“Yurt dışına açılmanın sadece maliyet düşürme stratejisi olduğu günler geride kaldı. Üreticiler yurt dışı yatırımlarından hem brüt gelir hem de net kar artışı bekliyor. Yine de maliyet hala önemli bir unsur. Katılımcıların yüzde 43’ü yurt dışı yatırımların ilk nedeninin düşük maliyetli üretim fırsatları olduğunu söylüyor. Maliyet düşürmek için yurt dışında yatırım yapmayı planlayanların başında Hintli yöneticiler geliyor. Onları ABD’liler izliyor. Katılımcıların yüzde 34’ü ise yeni pazarlara girmek için yatırım yaptığını ifade ediyor.”

“Çin’de Üret” Yerine “Çin’e Sat” Stratejisi

KPMG çalışmasında üreticinin “Çin’de üret” stratejisinin yavaş yavaş “Çin’e sat” şeklinde değiştiğine dikkat çekilerek şu yoruma yer veriliyor: “Batılı üretici artık ‘Çin’e sat’ stratejisinden bahsediyor. Tabii bu farklı beceriler, kurumsal yapılar ve satış stratejileri gerektiriyor. Bununla birlikte yeni pazarlara girmek için yatırım yapma olasılığı en yüksek kesim, gelişmekte olan Hindistan, Çin gibi pazarlardaki katılımcılar. Çinli katılımcıların yüzde 44’ü, Hintl katılımcıların ise yüzde 47’si yurt dışı yatırımların temel nedenini ‘yeni pazarlara girmek’ diye açıklıyor.Yeni pazarlara girmek pek çok üretici için büyüme denkleminin sadece bir parçası.”

Hizmet de Değişecek Ürün de

KPMG anketine göre üreticiler büyümek için mevcut işleri üzerinde önemli hatta köklü değişiklikler yapmayı planlıyor. Üreticilerin yüzde 80’inden fazlası, sundukları ürün veya hizmeti önümüzdeki 2 yıl içinde değiştirmek istediğini söylüyor. Yeni teknolojilerden ve müşteri taleplerinden faydalanmak isteyen ABD’li katılımcılar sundukları “hizmet” portföyünü değiştirmeyi planlıyor. Alman katılımcılar ise “ürün” portföyünü değiştirmekten söz ediyor.

Kritik Soru: Ya Tedarik Zinciri?

KPMG çalışmasının sonuçlarından biri de tedarik zincirlerinin nasıl yapılanacağıyla ilgili oldu. Buna göre, üreticilerin yeni pazarlara girmeye ve yeni ürünler geliştirmeye bu kadar odaklandığı bir ortamda en kritik soru, tedarik zincirinin büyümeye ne kadar hazır olduğu.

Nitekim üreticiler, büyüme planları önündeki en büyük 3 riski

  • Ekonomik kırılma,
  • Pazardaki kırılma,
  • Tedarik zincirindeki başarısızlık

diye sıralıyor.

En Çok Yatırım Çekecek Teknoloji: Nesnelerin İnterneti

KPMG çalışmasında tedarik zincirinin önceliklerinin sektörlere göre değişebildiği belirtildi. Çalışmada, en hızlı gelişen, en fazla ilgi ve yatırımı çekecek teknoloji unsurunun“nesnelerin interneti” olduğuna dikkat çekildi. Buna göre İngiltere ve ABD’den katılımcılar, nesnelerin internetini destekleyecek teknoloji ve araçlara yapılacak yatırımları küresel öncelikli olarak görüyor.

Organik Ama Hızlı Büyüme

KPMG çalışmasında ayrıca şu bilgilere yer verildi: “Hiçbir yönetici yavaş büyümek istemiyor. Ama katılımcılar hedeflerine ulaşmak için öncelikli olarak organik büyümeyi tercih ediyor. Bunun için belirledikleri süre ise en fazla 3 yıl. Birleşme ve satın alma yerine organik büyümeyi tercih edenlerin oranı yüzde 50’nin üzerinde. Birleşme ve satın almayı en fazla tercih edenler ise Asyalı katılımcılar. Çinli yöneticilerin yüzde 56’sı, Japonların yüzde 53’ünün tercihleri bu yönde.”

KPMG Türkiye hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz home.kpmg.com/tr web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Ülkemize Güvenen, Yatırım Yapan Asla Pişman Olmayacak!

$
0
0

23. Dünya Enerji Kongresi’nin açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’de, enerjinin her alanında ciddi bir yatırım potansiyeli mevcuttur. Bunun için tüm enerji şirketlerini ülkemizde yatırım yapmaya davet ediyoruz. Türkiye’ye güvenen, bu ülkeye yatırım yapan asla pişman olmamıştır” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen 23. Dünya Enerji Kongresi’nin açılış oturumuna katıldı. Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ev sahipliğinde düzenlenen kongreye katılımlarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a eşi Emine Erdoğan da refakat etti.

Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti Devlet Başkanı Nicolas Maduro Moros, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Başbakan Binali Yıldırım’ın yanı sıra 82 ülke temsilcisi ve uluslararası kuruluşların yöneticileri ile enerji alanında dünyanın önde gelen aktörlerinin de hazır bulunduğu açılış oturumunda Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.

“Barış İçin Paylaşalım Mesajını Tüm İnsanlığa Ulaştırmayı Hedefliyoruz”

Kongreye ev sahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyeti ve kongrenin katılan ülkeler ve tüm insanlık için hayırlara vesile olması temennisini ifade ederek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın‘enerji olimpiyatları’ olarak nitelenen kongrenin Türkiye’deki toplantısında“Barış İçin Paylaşalım” mesajını tüm insanlığa ulaştırmayı hedeflediklerini belirtti.

Kongrenin, enerji konusunda geleceğe yönelik vizyon ve senaryolar hakkında görüş alışverişinde bulunulan bir zemin hâline dönüştürülmesini ve enerjinin barış ile adaletin aracı hâline getirilmesini sağlamayı amaçladıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye olarak, söz sahibi olduğumuz tüm uluslararası platformlarda her fırsatta dile getirdiğimiz Afrika’da enerjiye erişim konusu, elbette bu kongrenin de önemli gündem maddelerinden biri olacaktır” diye konuştu.

“Ülkemizin Afrika'ya Yaklaşımı Herhangi Bir Çıkar Kaygısına Dayanmıyor”

Bu konuyu, geçtiğimiz Mayıs ayında, yine İstanbul’da gerçekleştirilen Dünya İnsani Zirvesi’nde de ayrıntılı şekilde ele aldıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Türkiye’nin Afrika’da yaşanan sorunlara bakışı, bu coğrafyayla ilgilenen diğer ülkelerin çoğundan farklıdır. Her şeyden önce, ülkemizin ve milletimizin tarihinde sömürgecilik utancının olmadığını, bir kez de burada, sizlerin huzurunda altını çizerek ifade etmek istiyorum. Bugün de ülkemizin Afrika’ya yaklaşımı, ne doğal kaynak, ne beşeri kaynak, ne de başka herhangi bir çıkar kaygısı esasına dayanıyor. Biz öncelikle, Orta ve Kuzey Afrika’yla tarihten gelen güçlü ve tamamen insani değerler üzerine kurulu bağlarımızı yeniden canlandırmanın peşindeyiz. Bunun yanında, Afrika’nın tamamını, dünyada el uzatılmadık mağdur ve mazlum bırakmama anlayışımızın bir tezahürü olarak kucaklamanın çabası içindeyiz. Bu coğrafyadaki çalışmalarımızı, ‘Afrika’nın imkânlarını Afrikalılarla birlikte değerlendirme’ ilkesiyle yürütüyoruz.”

G-20 Enerjiye Erişim Eylem Planı

Afrika’daki insanların dünyadan beklentisinin, farklı niyetlerle ortaya konan dayatmalar değil,‘Afrika sorunlarına Afrika çözümleri’ olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu anlayışla 2015 yılındaki dönem başkanlığı sırasında ‘sağlam, sürdürülebilir ve dengeli’ büyümenin yanı sıra ‘kapsayıcı’ büyümeyi de G-20’nin temel hedeflerinden biri hâline getirdiklerini söyledi.

Enerji sorunu çözülmeden; kalkınmadan, yatırımdan, büyümeden, sağlıktan, beslenmeden ve ısınmadan bahsedilmesinin mümkün olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bakınız bugün dünya genelinde elektrikten mahrum olan 1,1 milyar insanın 650 milyonu Sahraaltı Afrika’da yaşıyor. Dünyanın kuzeyi zenginlik ve refah içinde yaşarken, güneyi en temel ihtiyaçlarını karşılamakta sıkıntı çekiyor. Bölgedeki durumun aciliyeti nedeniyle, çalışmalarımızı burası üzerinde yoğunlaştırdık. Dönem Başkanlığımız sırasında liderler seviyesinde onaylanan bir çalışma da, G-20 Enerjiye Erişim Eylem Planı olmuştur. Bu planın enerjiye erişim alanında var olan çalışmaların daha iyi koordine edilmesine yardımcı olacağına inanıyorum.” diye ekledi.

“Enerji Talebimiz, Yılda Yüzde 6-8 Arasında Artış Gösteriyor”

Türkiye’nin, enerjide büyük ölçüde dışa bağımlı bir ülke olduğuna, ancak özellikle son 14 yıldır, dünya ortalamasının üzerinde bir büyüme performansına sahip olduğuna işaret ederek, bu durumun Türkiye’nin enerji talebinin yılda yüzde 6 ile 8 arasında artış gösterdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu talebi karşılamanın yanı sıra Türkiye’nin enerji arz güvenliğini sağlamak ve enerji sepetini çeşitlendirmek için de çalıştıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin; Orta Doğu ve Hazar Havzası başta olmak üzere, dünyanın ispatlanmış doğal gaz rezervlerinin yaklaşık üçte ikisinin bulunduğu bir bölgede yer aldığına dikkat çekti ve sözlerini şöyle sürdürdü:“Bu bölgelerdeki enerji kaynaklarının dünya pazarlarına ulaştırılması noktasında çok önemli projelere öncülük ettik. Mavi Akım, İran ve Bakü-Tiflis-Erzurum doğal gaz boru hatları ile Türkiye-Yunanistan Doğal Gaz Enterkonektörü projeleri, Türkiye’nin bu alandaki konumunu küresel ölçekte tescillemiştir. Azeri petrolü başta olmak üzere, Hazar petrolünün Ceyhan’a akışını sağlayan Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattını da hayata geçirdik.”

“Doğal Gaz İçin En Karlı ve Ekonomik Güzergah Türkiye”

Azerbaycan’la birlikte Güney Gaz Koridoru’nun belkemiğini teşkil eden Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) projesinin inşa edildiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “TANAP ve bu hattın devamını oluşturacak Trans Adriyatik Boru Hattıyla, Azeri gazı Türkiye’yle birlikte Avrupa piyasalarına da ulaşmış olacak. Türkmen gazının da bu projenin bir parçası olması için yoğun çaba harcıyoruz. Rusya’nın, hâlihazırda Balkanlar üzerinden aldığımız gazı doğrudan Karadeniz üzerinden ülkemize sevk etmeyi öngören Türk Akımı Projesine olumlu bakıyoruz. Bu projenin ikinci aşaması, Avrupa doğal gaz piyasalarındaki gelişmelere bağlı olarak geliştirilecektir. Diğer taraftan, Doğu Akdeniz gazı da, kaynak çeşitlendirme çalışmalarımızda yeni bir alternatif durumuna geliyor. Yapılan araştırmalar, bu gaz için en karlı ve ekonomik güzergâhın Türkiye olduğunu gösteriyor” dedi.

Türkiye’nin doğal gaz ve enerji ticaret merkezi hâline gelebilmesi adına yeni ve önemli yatırımların arifesinde olunduğuna dikkat çekerek, sene sonunda ve 2017 yılında çok kritik adımları atıp bu alanda büyük yatırımları gerçekleştireceklerini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böylece doğal gaz ticaretinde bölgemizdeki tüm ülkeler için güvenilir bir ortak hâline gelme hedefimize bir adım daha yaklaşacağız. Tabii enerji dediğimiz zaman özellikle doğal gaz dediğimiz zaman bunun üç tane boyutu var. Bir tedarik, iki taşıma, üç tüketim… Biz tedarikçi bir ülke değiliz. Biz tüketici ve taşıyıcı bir ülke konumundayız. Bu özelliğimizi tüp teknoloji ile bütünleştirmek suretiyle tedarikle bir araya getiriyoruz. İşte Avrupa’nın doğal gaz arz güvenliğine de ayrıca katkı sağlıyoruz. Bu çerçevede, Rusya Federasyonu, Cezayir ve Norveç’ten sonra Avrupa’ya dördüncü doğal gaz koridorunu oluşturmak amacındayız. TANAP projesinin hayata geçmesiyle, Avrupa’nın doğal gaz tedarikinde yeni bir alternatif ortaya çıkmış olacaktır. Türkiye-Yunanistan Doğal Gaz Enterkonektörü ile ilk somut adımı atılan bu projenin, Avrupa için de önemli olduğuna inanıyoruz”şeklinde konuştu.

Üçüncü Nükleer Santral Projesi

Önem verdikleri bir diğer alanın da nükleer enerji olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2010’da Rusya Federasyonu ile Akkuyu Nükleer Güç Santrali projesinin gerçekleştirilmesine yönelik hükûmetler arası bir anlaşma imzaladıklarını, Japonya ile Karadeniz kıyısında tesisine karar verilen Sinop Nükleer Güç Santrali projesi için bir anlaşma yaptıklarını ve şu anda üçüncü nükleer santral projesini hayata geçirmenin arayışı içinde olduklarını bildirdi.

Hedeflerinin önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 10’unun nükleer enerjiden karşılanması olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye, yenilenebilir enerji açısından önemli ve ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. Güneş, rüzgâr ve hidrolik kaynakların enerji sepetimizdeki payının yüzde 30’a çıkarılması yönündeki çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Görüldüğü gibi Türkiye’de, enerjinin her alanında ciddi bir yatırım potansiyeli mevcuttur. Bunun için tüm enerji şirketlerini ülkemizde yatırım yapmaya davet ediyoruz. Türkiye’ye güvenen, bu ülkeye yatırım yapan asla pişman olmamıştır, bundan sonra da pişman olmayacaktır” dedi.

“Enerji Yatırımları Küresel Büyüme Üzerinde de Çok Olumlu Etki Yapacak”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son dönemde düşen petrol fiyatlarının enerji yatırımlarını olumsuz etkileme ihtimali üzerinde önemle durulması gerektiğini, doğal gaz fiyatlarının da bu eğilimi izlemesi muhtemel olduğunu ifade etti ve bugün ertelenen yatırım kararlarının gelecekte enerji güvenliği üzerinde olumsuz etki etmesinin kaçınılmaz olduğunu kaydetti.

Bunu önlemek için daha yakın bir koordinasyon ve iş birliği içerisinde çalışmanın gereğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:“Yine, enerji dâhil olmak üzere, küresel altyapı yatırımlarının finansman ihtiyacını karşılamak için kamu ile özel sektör arasında yakın iş birliği şarttır. Özel sektörün dinamizmi ile kamunun yatırım ihtiyaçlarını verimli bir iş birliği çerçevesinde bir araya getirebileceğimizi düşünüyorum. Enerji alanında gerçekleştirilecek yatırımlarda arzu edilen rakamlara ulaşılması, küresel büyüme üzerinde de çok olumlu etki yapacaktır. Tüm bu projelerin ve yatırımların, sürdürülebilir kalkınma anlayışıyla yürütülmesi gerektiğini asla unutmamalıyız. Geçtiğimiz yıl, bu bakımdan tarihî önemde gelişmelere şahitlik ettik. 2015 Eylül’ünde New York’ta 2030 Gündemini, Aralık ayında ise Paris İklim Anlaşmasını kabul ettik. Bu uluslararası zemin, küresel bir sınama olan iklim değişikliğiyle mücadelede yeni iş birliği imkânları ortaya çıkarmıştır.”

Zengin hidrokarbon kaynaklarına sahip olmanın, her zaman ve tek başına zenginlik, huzur ve güvenli bir geleceği beraberinde getirmeyeceğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan,“Orta Doğu, Kuzey ve Batı Afrika, Güney Amerika bölgelerinde bu gerçeğin pek çok tezahürünü gördük, görüyoruz. Hatta enerji başta olmak üzere, temel insani ihtiyaçlara erişim konusunda dahi, bu bölgelerde ciddi sıkıntı yaşayan geniş toplum kesimleri vardır. Bilhassa, komşu coğrafyamız olan Orta Doğu bu bakımdan çok çarpıcı örneklere sahiptir” değerlendirmesinde bulundu.

“Orta Doğu'ya Huzur ve Barış Getirmek İçin Gelin El Ele Verelim”

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında şunları kaydetti:“Dünyanın dört bir yanından gelen siz değerli devlet başkanlarına, siz kıymetli katılımcılara sesleniyorum: Suriye’ye, Irak’a, Orta Doğu’ya huzur ve barış getirmek için gelin el ele verelim. Halep’teki küçük bir çocuk şöyle ufka baktığında içi umutla dolmalı. Ancak bugün Halep’te ufka bakan çocuklar sadece helikopterlerin ve uçakların kendilerini hedef alan bombalarını görüyor. Musul’da ufka bakan bir çocuk özgürce gelecek hayalleri kurabilmeli. Ancak bugün Musul’daki çocuklar ufka baktıklarında, sadece DEAŞ zulmüyle DEAŞ sonrası maruz kalma korkusu yaşadıkları mezhepçilik tehdidinin mukayesesini yapabiliyor. Bunun için biz diyoruz ki, Suriye’de çatışmaların durması ve insani yardımların hiçbir kısıtlama olmadan ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması için gelin hep birlikte gayret sarf edelim. Musul’un hem DEAŞ tehdidinden, hem mezhepçilik baskısından kurtarılabilmesi için gelin birlikte mücadele edelim. Kongremizin temasında ifade edildiği gibi, gelin barış için elimizdeki imkânları en iyi şekilde kullanalım, gelin yeni ufukları hep birlikte kucaklayalım.”

Dünyaya yaptıkları adalet, barış, istikrar, güvenlik çağrılarının, içi boş retorikten, samimiyetsiz beyanlardan ibaret olmadığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tam tersine biz savunduğumuz her değeri, bedelini en ağır şekilde ödeyerek yaşayan, tecrübe eden bir ülkeyiz. Bu bedel kimi zaman ekonomik krizlerde olduğu gibi maddi sınırlar içinde kalırken, kimi zaman da 15 Temmuz’da yaşadığımız gibi kanla ödenebiliyor” dedi.

“Bu Kongre Vesilesiyle İstanbul'a Gelerek Demokrasimize Destek Verenlere Teşekkür Ediyorum”

Yaklaşık 3 ay önce, Türkiye Silahlı Kuvvetleri içine sızmış bulunan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu bir grup teröristin, milleti, demokrasiyi, ülkenin bağımsızlığını hedef alan bir darbe girişiminde bulunduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu: “Türkiye Büyük Millet Meclisi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, polis teşkilatımızın binaları ve birçok kurumumuz bombalandı. Sivil insanlarımızın üzerine helikopterlerle, tanklarla, ağır silahlarla ateş açıldı. Milletimizin cesareti, direnişi ve kahramanlığı sayesinde bu girişimi akamete uğrattık. Bu hain saldırı sırasında 241 vatandaşımız şehit olurken, 2 bin 194 vatandaşımız da yaralandı, gazi oldu. 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında Fetullahçı Terör Örgütü ve onun Pensilvanya’da yaşayan elebaşı vardır. Sizler de bu hain terör eyleminden 3 ay sonra bu kongre vesilesiyle İstanbul’a gelerek ülkemize, milletimize, demokrasimize destek vermiş oldunuz. Hepinize şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum. Umarım sizin bu asil duruşunuz, hâlâ Türkiye’ye açıkça destek vermekten imtina eden, hâlâ darbeci teröristleri bahane ederek bize insan hakları ve demokrasi dersi vermeye kalkan birilerine örnek olur.”

“Türkiye, Tüm Terör Örgütleriyle Mücadele Edecek İmkana ve Kararlılığa Sahip”

Türkiye’nin terörle mücadeledeki tek sorununun bu olmadığını, Türkiye’nin FETÖ yanında, PKK ve DEAŞ terör örgütlerinin de yoğun saldırısı altında olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin Suriye ve Irak’a olan ilgisinin en önemli sebeplerinden biri de, bu ülkelerde faaliyet gösteren DEAŞ ve PKK-YPG mensubu teröristlerin ülkemize yönelik saldırılarıdır” sözlerine yer verdi.

Önceki gün Ankara’da bombalı araçla eylem yapmak üzere hazırlık içinde olan iki PKK militanının, güvenlik güçlerince yakalanmak üzereyken kendilerini havaya uçurduklarını hatırlatarak, dün de Hakkâri Şemdinli’de gerçekleştirilen terör saldırısını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizin birliğini, bütünlüğünü, huzurunu hedef alan bu kalleş saldırıların başarıya ulaşma imkânı asla yoktur ve olmayacaktır. Bu saldırılar, güvenlik güçlerimizin başarılı operasyonları neticesinde hareket alanları her geçen gün daralan terör örgütünün son sesini duyurma çabalarıdır. Türkiye, tüm bu terör örgütleriyle mücadele edecek imkâna ve kararlılığa sahiptir” açıklamasını yaptı.

“Türkiye'nin Suriye ve Irak'taki Mücadelesi, Hayati Bir Zorunluluk”

“Mademki terör küresel bir sorundur, öyleyse ülkemizin bu mücadelesine diğer devletlerden destek beklemek de hakkımızdır. Bunun için kendi topraklarımızda nasıl yoğun ve başarılı bir mücadele yürütüyorsak, ülkemize yönelik terör tehditlerinin kaynağı durumundaki Suriye ve Irak’ta da aynı hakka sahip olduğumuza inanıyorum” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Suriye ve Irak’taki mücadelesinin alelade bir tercih değil, hayati bir zorunluluk olduğunu kaydetti.

Dünyanın enerji kaynaklarının güvenliğinin de, bu bölgelerin terör örgütlerinden ve terörist faaliyetlerden arındırılmasına bağlı olduğunu sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şu cümlelerle tamamladı: “Dolayısıyla biz, kendi millî güvenliğimizle birlikte dünyanın enerji güvenliği için de mücadele ediyoruz. Dünya Enerji Kongresinden sizler aracılığıyla bu doğrultuda verdiğimiz mesajların, ilgili tüm muhataplara açık ve net şekilde ulaşacağına inanıyorum. Bu duygularla, bir kez daha kongremizin başarılı geçmesini, enerji sektörü ve tüm insanlık için hayırlı neticelere vesile olmasını diliyorum.”

www.tccb.gov.tr kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Girişimciler, Şirketinizdeki Hile ve Suistimalleri Nasıl Belirliyorsunuz?

$
0
0

Hile; aldatma, gizleme veya güven ihlali şeklinde nitelendirilebilecek yasa dışı her hangi bir eylemdir. Bu hareketler şiddet veya güç kullanımına bağlı değildir. Hile bireyler veya örgütler tarafından yapılabilir.

Bir çalışanın içinde bulunduğu işletmenin kaynaklarını ve varlıklarını kasıtlı olarak uygun olmayan bir biçimde kullanarak veya ele geçirerek haksız kazanç sağlaması, çalışan hilesi olarak tanımlanmaktadır. Hile denetiminin amacı, işletmedeki çalışanların, kendilerine yasa dışı bir yarar sağlamak amacıyla aldatma içeren kasıtlı bir hareketlerinin bulunup bulunmadığının tespitidir. İşletmelerde yapılan hileler hem sıklık açısından, hem de tutar açısından giderek artmaktadır. Geçtiğimiz 20 yılda gerçekleşen uluslararası büyük şirket skandalları (Enron, Worldcom, Adelpia, Parmalat) gibi hile denetiminin önemini ve denetçilerin sorumluluğunu ön plana çıkarmıştır.

Yapılmış yada henüz gerçekleşmeyen muhasebe hileleri, yalnızca şirket sahiplerini ve yatırımcıları değil, çalışanları, kredi kuruluşlarını, devlet ve denetim firmaları ve diğer hak ve menfaat sahiplerini de büyük ölçüde kayıplara uğratmakta, ülke ekonomilerini olumsuz etkilediği bilinmektedir.

Hile ya da suistimali çözmek için hilekar gibi düşünmeyi bilmek ve öğrenmek şarttır.

En genel tanımıyla Çalışan Hilesi ve Beyaz Yakalı Suçları; bir çalışanın içinde bulunduğu işletmenin kaynaklarını ve varlıklarını kasıtlı olarak uygun olmayan bir biçimde kullanarak veya ele geçirerek haksız kazanç sağlaması sonucunda ortaya çıkan ve şiddet içermeyen suçlar olarak tanımlanabilir.

Hile ve Beyaz Yakalı Suçlarında aşağıda sıralanan unsurların yer alması beklenir:

  • Hile eylemi, gizlice sürdürülen bir faaliyettir,
  • Hilekarın kendisine yarar sağlaması beklenir,
  • Mutlaka kasıt unsuru bulunmaktadır,
  • Hilenin kurbanı bir şekilde aldatılır,
  • Hile eyleminden kurban kişi veya işletme zarar görür.

İşletme içi hile türleri 3 farklı şekilde özetlenebilir. Bunlar:

  • İşletme Varlıklarının Kişisel Amaçlı Kullanımı
  • Hileli Mali Raporlama Yolsuzluklar,
  • Suistimaller ve Ahlaki Olmayan Davranışlardır.

Belirtilen bu 3 farklı hile türü için tespit edilen belirtiler altı ayrı başlıkta açıklanmaktadır. Bu başlıklar aşağıdaki gibi özetlenebilir:

  • Muhasebe ile ilgili anormallikler
  • Olağan Olamayan Davranışlar
  • İç Kontrol Yapısı Zayıflıkları
  • Analitik Anormallikler
  • Çeşitli İhbar ve Şikayetler
  • Aşırı Yaşam Biçimleri

Hile konusunda yapılan araştırmalardaki bazı önemli tespitler şöyledir:

  • Genel olarak çalışanların % 10 ’u planlı olarak hile yapmaktadır, % 75 ’i de fırsat oluşması halinde hile yapma eğilimindedir,
  • ABD’de işletmeler yıllık gelirlerinin % 6 ’sını hile yoluyla kaybetmektedir. Ekonomistler Türkiye’deki oranın %8-%10 civarında olduğunu tahmin etmektedir,
  • İşletmelerin çalışan hilelerini ortaya çıkarabilme süresi ortalama 17 aydır,
  • Hilelerin % 40 ’ını kadınlar, %60’ını erkekler yapmaktadır,
  • Hilelerin % 70 ’lik kısmı en az 4 yıl ve üzeri çalışanlar tarafından yapılmaktadır.

İşletmelerde hileye olanak sağlayan başlıca koşullar şunlardır;

  • Etkisiz kurumsal yönetim, zayıf “Tepe Etkisi”,
  • Finansal başarılar için sağlanan yüksek düzeyli teşvikler,
  • İşletmenin kurallarında, düzenlemelerinde ve politikalarında karmaşıklık,
  • Çalışanlara dayatılan gerçekçi olmayan bütçe hedefleri,
  • İşletmede çalışanlar arasında bilgi akışının zayıf olması,
  • Çalışanların yaptıkları işlerin kalitesini değerlendirmede yetersizlik,
  • Yetersiz iç kontrol,
  • Sağlıksız bağımsız dış denetimin hizmetinin alınmaması,

Dünya hile denetiminin öneminin farkına varılmış ve hile denetçiliği başlı başına bir uzmanlık haline gelmiştir. Ülkemizde de işletme sahipleri yeni yeni bunun öneminin farkına varmaya başlamıştır. İşletmelerin çalışan hilelerine karşı gerekli iç kontrol düzenlerini kurmalarında ve dışarıdan bağımsız denetim desteği almalarında büyük yarar vardır.

İç Kontrol, işletme organizasyonun da Yönetim Kurulu, yöneticiler ve çalışanlar tarafından yönlendirilen, operasyonların etkinliği ve verimliliğini, mali raporlama sisteminin güvenilirliğini, yasal düzenlemelere uygunluk sağlamayı amaçlayan ve bu konuda makul güvence sağlamak için tasarlanan ve iş süreçleri içinde yer almasından ötürü bir sistem olarak nitelendirilen bir kavramdır.

İşletmeler büyüdükçe ve daha karmaşık hale geldikçe, iç kontrolün önemi artmaktadır. Üst düzey yöneticilerin işletme faaliyetleri konusunda doğrudan bilgi sahibi olma olanakları azalmaktadır. Bu nedenle; hata, hile, savurganlık ve yolsuzlukları en aza indirecek aynı zamanda verimliliği arttıracak, doğru, güvenilir bir defada doğru rapor alınmasını sağlayacak, işletmenin yapısına ve büyüklüğüne uygun etkin ve sürekli yenilenebilir bir iç kontrol sisteminin kurulması, çalıştırılması önem arz etmektedir.

Şirketinizde Hileyi engellemek ve kontrol için neler yapabilirsiniz?

  • Düşük maaşlarla, çok fazla iş yaptırma prensibinden vazgeçin
  • Gayri resmi muhasebeden vazgeçin ve her ödemeyi bankadan yapın
  • Performans ölçümleri ve otokontrol sistemleri uygulayın
  • Çapraz raporlama ile sonuç odaklı istatistikler çıkarttırın mali müşavirinize kontrol sistemi kurdurun fakat mutlaka aralıklarla üçüncü bir gözün kontrolünü de sağlayın
  • İnovasyon toplantılarındaki içtenliklere dikkat edin.
  • Kıdem ve terfilerde adil davranın
  • Tüm bunların yanında güvenlik kameraları, telefon kayıtları ve mail kontrol sistemleri’de etkili önemli yöntemlerden bazıları olacaktır!..

Sıralanan bilgileri uzatmak mümkündür. Ancak bu kadarı bile çalışan hilelerinin işletme yapılarında önemli bir maliyet unsuru olduğunu göstermektedir. Hilenin engellenmesi yönetim sorumluğundadır. Yönetimin görevi sadece iç kontrol sistemlerinin kurulması değil bu sistemlerin işlerliğini de sağlamaktır. Üst yönetim çalışanlarının önerilerini dinlemeli, satıcılarını tanımalı ve bu alanda çalışanlarını ve iştiraklerini memnun etmelidir.

Bir işletmenin muhasebe kayıtlarında ve dolayısıyla mali tablolarında yapılan olağan olmayan düzenlemeler, maskelemeler, yolsuzluklar, hileler küçük bir kesime yarar sağlarken önemli bir kesim üzerinde zararlara neden olmaktadır. Yapılanlardan yatırımcılar, borç verenler, çalışanlar, satıcılar zarar görürken, diğer taraftan devlet ve kamuoyuda etkilenmektedir. Kaynaklar yanlış yerlere akmaktadır ve haksız rekabet ortamı oluşmaktadır.
Toplum bilincinin arttırılması ve kontrol sistemlerinin kurulması hile ile baş edebilmenin en önemli yoludur.


Yurt İçi Üretim Güçlendirilen "Ar-Ge ve Yatırım Teşvik Sistemi" İle Arttırılıyor!

$
0
0

Türkiye'de elektrikli otomobil imalatı, ileri teknoloji içeren hava taşıtı motorları, yeni rafineri inşası, ilaç ve tıbbi cihaz üretimi konularında Ar-Ge ve yatırım teşvik sistemi güçlendirilerek yurt içi üretim kapasitesi artırılacak.

AA muhabirinin 2017-2019 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program'dan (OVP) derlediği bilgilere göre, programın temel öncelikleri arasında teknoloji ve verimlilik düzeyini artırarak, uluslararası piyasalarda daha rekabetçi hale gelmek yer alıyor.

Teknoloji ve yenilik geliştirme kapasitesinin artırılması hedeflenirken, program döneminde teşvik tedbirlerinin de etkisiyle teknoloji yoğun üretimin hızlandırılması, başta enerji olmak üzere ithal girdilere olan bağımlılığın azaltılması ve hizmetler ticaretinde yaşanan gelir kaybının telafi edilmesi sonucunda 2017'de cari açığın milli gelire oranının yüzde 4,2 olarak gerçekleşmesi bekleniyor.

Bu kapsamda katma değeri yüksek ürünler geliştirilecek, gen kaynaklarının korunması, ıslah çalışmaları, nanoteknoloji ve biyoteknolojiye yönelik çalışmalara öncelik verilecek, güdümlü projelerle tarım-sanayi-üniversite arasındaki iş birlikleri artırılacak.

Uzay Ajansı Kurulacak

Program döneminde uzay ve havacılık teknolojilerinin geliştirilmesi, desteklenmesi ve bu alanda ulusal kapasitenin artırılması için Uzay Ajansı kurulacak.

Başta geniş bant olmak üzere bilgi ve iletişim teknolojileri altyapısının geliştirilmesi ve kullanımının yaygınlaştırılmasıyla, bilgi toplumuna dönüşüm hızlandırılacak. Girişim sermayesi ve bireysel katılım sermayesi gibi yenilikçi finansman imkanları ve teknolojik girişimcilik destek modelleri geliştirilecek. Kamu alımları, Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerine katkı sağlayacak, yeniliği, yerlileştirmeyi, teknoloji transferini ve yenilikçi girişimciliği teşvik edecek şekilde kullanılacak. Başta ilaç ve tıbbi cihaz sektörleri olmak üzere yüksek teknolojili ürünlerde kamu alım garantisine dayalı üretim yapılabilmesi için ürün bazlı yerli tedarik modelleri uygulanacak.

Doğal kaynak zenginliğinin ve tarımsal ürün çeşitliliğinin, teknoloji yardımıyla üretime ve rekabet avantajına dönüştürülmesine yönelik bir strateji izlenecek. Elektrikli otomobil imalatı, ileri teknoloji içeren hava taşıtı motorları ve parçalarıyla, yeni rafineri inşası, ilaç ve tıbbi cihaz üretimi konularında Ar-Ge ve yatırım teşvik sistemi güçlendirilerek yurt içi üretim kapasitesi artırılacak. Ayrıca enerji, sağlık, havacılık, uzay, otomotiv, raylı sistemler, bilişim ve savunma sektörleri gibi öncelikli sektörlerde teknolojik ürün yatırımları, prototip geliştirme süreçleri ve kümelenme çalışmaları desteklenecek.

Kamu-özel iş birliği modeliyle yürütülenler dahil olmak üzere, kamu yatırımlarında sektörel olarak eğitim, sağlık, içme suyu ve kanalizasyon, bilim-teknoloji, ulaştırma ve sulama sektörlerine öncelik verilecek. Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT), teknolojik altyapılarını ve Ar-Ge faaliyetlerini geliştirerek katma değeri yüksek ürünlere odaklanacak, öncelikli olarak yerli enerji kaynaklarından faydalanacak ve ihracata yönelik yeni fırsatları değerlendirecek.

Yeşil Büyümeye Destek

Çevre dostu yaklaşımların barındırdığı yeni iş imkanları, gelir kaynakları, ürün ve teknolojilerin geliştirilmesine yönelik fırsatlar değerlendirilerek yeşil büyüme desteklenecek. Yurt içi ve yurt dışında petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerine fayda-maliyet dengesi gözetilerek devam edilecek, linyit kömürü ve jeotermal gibi yerli kaynakların arama ve üretim faaliyetleri azami seviyeye çıkarılacak. Fayda-maliyet dengesi gözetilerek kaya gazı ve diğer yeni teknolojilere yönelik araştırma faaliyetleri yürütülecek.

Yeni yatırımlar ve imalat sanayinde yaşanacak dönüşümlerle, orta ve yüksek teknolojili ürünlerin ihracat içerisindeki payının yükseltilmesi politikalarına devam edilecek ve bu ürünlerin üretimi ve ihracatının arttırılması için yeni destek mekanizmaları oluşturulacak.

İthalata bağımlılığı ve teknoloji yoğunluğu yüksek olan sanayi girdilerinin yurt içinde üretilmesini sağlayacak yatırımlar ve Ar-Ge faaliyetleri desteklenecek. Uluslararası doğrudan yatırımların yüksek teknolojili üretim alanlarına yönlendirilmesine yönelik tedbirler alınacak.

Sermaye piyasası mevzuatında reel sektörün ihtiyaçlarını karşılayan, yenilikçi ve teknoloji odaklı girişimleri destekleyen düzenlemeler yapılacak.

www.sanayi.gov.tr kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

TOBB Startup İstanbul'da Seçilen En İyi Girişimler Belli Oldu

$
0
0

63 ülkeden gelen 4 binden fazla katılımcı ve 1.000 girişimciyi ağırlayan TOBB Startup İstanbul Konferansı, Volkswagen Arena’da gerçekleştirildi. Türkiye ekonomisinin önemli isimlerinin de konuşmalar yaptığı etkinlikte düzenlenen Startup İstanbul Challenge yarışmasında ise Ürdün’den Cash Basha birinci olurken onu sırasıyla Türkiye’den Innovera Labs ve Yunanistan’dan Pobuca girişimleri takip etti.

Türkiye’nin önde gelen hızlandırıcı programı ve erken aşama yatırımcısı Etohum ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) düzenlediği TOBB Startup İstanbul Konferansı Volkswagen Arena’da yapıldı. ABD, Avrupa ve Asya’dan gelen yüzlerce girişimci ve yatırımcının bir araya geldiği konferansta girişimcilik ekosisteminin önde gelen isimleri bilgi ve tecrübelerini katılımcılar ile paylaşırken bu ekosistemin daha da gelişmesi için yeni çözüm önerileri ortaya konuldu. Ayrıca konferans kapsamında yapılan Startup İstanbul Challenge yarışmasının en başarılı girişimleri de belirlendi.

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: “Girişimcileri Desteklemekte Kararlıyız”

Açılış konuşmasını gerçekleştiren TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, “İstanbul birçok çokuluslu şirketin bölgesel merkezine ev sahipliği yapıyor. Birden çok ülkedeki operasyonlarını buradan yürütüyorlar. İstanbul, herkesin kendini evinde hissettirecek bir şeyler bulabileceği çok kültürlü bir şehir. TOBB ve Etohum güçlerini birleştirerek İstanbul’u küresel bir girişimcilik merkezi haline getirmek için çalışmaya başladı. Startup İstanbul, bu hedefe giden yoldaki ilk adım. Sizleri ileriye gitmek konusunda desteklemekte kararlıyız.” ifadelerini kullandı.

Hanzade Doğan Boyner: “Ülkemizin Dinamiklerine Güveniyoruz”

Doğan Online’nın Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Hanzade Doğan Boyner ise yaptığı konuşmada “Şirket olarak uzun vadeli düşünüyoruz, günlük belirsizliklere göre stratejimizi değiştirmiyoruz. Ülkemizin dinamiklerine güveniyoruz. Geçen iki yıllık sürede 200 milyon liradan fazla yatırım yaptık.” diyerek, işe alım politikalarında da değişikliğe gittiklerini ve adaylarda deneyime değil kişinin karakterine bakarak değerlendirme yaptıklarını belirtti ve “Bizim gibi şirketlerin girişimciler sayesinde büyüyebileceğine inanıyorum. Şirketimizde yaratmak istediğimiz ortam da bu.” diye ekledi.

Konferansın En İyi Girişimleri Ürdün, Türkiye ve Yunanistan’dan

Bu yıl Startup İstanbul’a katılmak için 135 ülkeden 25 bin girişimci başvurdu. Bu 25 bin başvuru tek tek değerlendirildi ve ön elemeyi geçen 4 bin 85 girişimin 2 bin 139’uyla online görüşmeler gerçekleştirildi. Görüşmeler sonucunda kısa listeye kalan 428 girişimin 100’ü ise Startup İstanbul’a katılmaya hak kazandı.

Pek çok farklı alanda geleceğin teknolojilerini yaratma hedefiyle yola çıkan bu 100 girişimci, iki günlük eğitim ve aşamalı elemeler sonunda dünya devlerinin dikkatini çekebilmek ve finalde yer alabilmek için ter döktü.

İki gün sonunda 100 startup arasında finale kalan 15 girişim, 10 Ekim Pazartesi günü Startup İstanbul Konferansı’nda MEF Üniversitesi’nden Prof. Dr. Erhan Erkut moderatörlüğünde ürünlerini, ekiplerini ve iş modellerini yatırımcılara, katılımcılara ve canlı internet yayını aracılığıyla dünya çapındaki binlerce izleyiciye anlatma fırsatını yakaladı.

Rubicon VC Ortağı Andrew Romans, Y Combinator Ortağı Adora Cheung, Abraaj Capital Müdürü Omar Syed ve 500 Startups Istanbul Ortağı Rina Onur’dan oluşan jüri, finale kalan 15 girişim arasından en iyi üç girişimi seçti. Değerlendirme sonucunda Ürdün’den Cash Basha birinci, Türkiye’den Innovera Labs ikinci ve Yunanistan’dan Pobuca ise üçüncü oldu.

CashBasha, gelişen pazarlardaki müşterilerin yabancı e-ticaret siteleri üzerinden alışveriş deneyimlerini kolaylaştırırken Innovera Labs, giderek artan ve gelişen siber saldırılara karşı otomatik savunma sunuyor. Pobuca ise kullanıcılara, iş bağlantılarına masaüstü veya akıllı telefonlarından erişmelerine ve bu bağlantıları iş arkadaşları ile paylaşmalarına imkân tanıyor.

TOBB Startup İstanbul Konferansı hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.startupistanbul.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Endonezya ve Türk KOBİ’leri KOSGEB Aracılığı İle İş Birliği Yapacak

$
0
0

KOSGEB ile Endonezya Ticaret Odası arasında, iki ülke arasındaki KOBİ’lerin yapacağı iş birliklerinin düzenlenmesine ilişkin yeni bir mutabakat zaptı imzalandı.

KOSGEB ile Endonezya’da KOBİ’lere destek veren Endonezya Belediyeler Birliği (APKASI) ve Ticaret Odası (KADIN UMKM) arasında, kurumsal kapasiteyi geliştirme, deneyim paylaşımı ve KOBİ’ler alanında işbirliği çalışmalarını başlatmak amacıyla 27 Eylül -2 Ekim 2016 tarihleri arasında Mutabakat Zaptı imzalandı.

KOSGEB Başkan Yardımcısı Süleyman İslamoğlu’nun refakatinde 4 kişilik bir heyet ile Endonezya’ya yapılan ziyarette, Ticaret Odası (KADIN UMKM) ile KOSGEB arasında bir Mutabakat Zaptı imzalandı. Böylece İmzalanan protokol ile KOSGEB’in imzalamış olduğu toplam Mutabakat Zaptı sayısı 65’e ulaştı.

KOBİ'ler alanında faaliyet gösteren Endonezya Ticaret Odası (KADIN UMKM), Bogor Belediyesi yetkilileri ve KOSGEB temsilcilerinin katılımı ile KOBİ’ler alanında iş birliği hakkında 1. Karma Komisyon Toplantısı gerçekleştirildi. Kurumlar arası gerçekleştirilebilecek potansiyel işbirliği alanları hakkında görüş alışverişinde bulunuldu.

Karma Komisyon Toplantısı’na küresel piyasa koşullarında KOBİ’lerin rekabetçiliklerini artırabilmek için kurumların özel çabalar göstermesi gerektiğinin altı çizilerek, Endonezya ve Türkiye pazarlarının kendilerine özgü çeşitlilikleri, dinamikleri ve karakterleri olduğu vurgulandı. Her iki piyasanın potansiyelini imzalanan Mutabakat Zaptı ile KOBİ’ler için kullandırılması gerektiği belirtildi.

Ayrıca; iki ülke arasında ticarette yaşanan sorunların tespit edilmesi gerektiği ve uygun çözümlerin geliştirilmesi için KOBİ’ler ile ilişkili kurumlar arası bilgi ve tecrübe paylaşımı ile iş birliğinin önemi vurgulanarak, Bu paylaşımların eğitimler ve ortak politikalar ile sağlanacağı öngörüldü.

KOBİ’lerin gelişimi için kamu özel sektör birlikteliğinin kolaylaştırılması ve teşvik edilmesi ve KOBİ’ler için finansmana erişimin kolaylaştırılması konusunda mutabakata varıldı.

Bogor Deklarasyonu’nda belirtilen çalışmaların gerçekleştirilebilmesi için her iki kurum tarafından çalışma gruplarının oluşturulup, Türk ve Endonezya’lı KOBİ’lerin girişimcilik ve iş geliştirme konularında ortak eğitim programları ile bir araya getirilmesi kararlaştırıldı.

Endonezya menşeli KOBİ ürünleri için “Türkiye’deki Pazar Fırsatları’’ konulu çalıştay oturumları ise Bogor ve BandungBelediyeleri'nde gerçekleştirildi. Oturumlar neticesinde Endonezya’lı işadamlarından teşkil edilecek bir heyetin ikili iş görüşmeleri yapmak üzere 2017 yılının son çeyreğinde Bursa ilinde bir ziyaret gerçekleştirilmesi planlandı.

Ayrıca, Bandung Belediyesi'nce gerçekleştirilen saha ziyaretinde bölgede faaliyet gösteren bir halı fabrikası ziyaret edilerek, yetkililerden alınan talep üzerine Türkiye’de halıcılık sektöründe kendilerine teknik eğitim verilmesi talep edildi. KOSGEB tarafından da konu hakkında ikili teknik iş birliği hazırlıklarının en kısa sürede başlatılacağı bildirildi.

KOSGEB kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

İstanbul Tekstil Ar-Ge Merkezi "İTA" Bakan Faruk Özlü'nün Katılımıyla Açıldı!

$
0
0

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, İstanbul, Gaziantep, Adana, İzmir, Bursa tekstil ihracatçıları birlikleri ile RWTH Aachen Üniversitesi Tekstil Teknoloji Enstitüsü iş birliğinde kurulan İstanbul Tekstil Ar-Ge Merkezi açılışına katıldı. Açılış töreninde konuşan Özlü bir de müjde verdi: "Bu ay içinde yeni bir destek mekanizmasını, Rekabet Öncesi İşbirliği Projeleri Destek Programını hayata geçireceğiz" dedi.

Özlü burada yaptığı konuşmada, bu merkezin, başta tekstil olmak üzere sanayi sektörü ve araştırmacılar için hayırlı olmasını diledi. Bu merkezde Türkiye'nin nitelikli üretim hedefiyle uyumlu çok önemli projelerin hayata geçeceğine inandığını ifade eden Özlü, şunları kaydetti:

"Buradaki iş birliğini çok önemsediğimizi ifade etmek istiyorum.Türkiye’deki en ciddi sorunlarımızdan biri, iş birliği ve ortaklık kültürünün zayıflığıdır. Birlikte hareket etmeye, maliyetleri paylaşmaya, sinerji oluşturmaya ve böylece çıktıları artırmaya nedense pek sıcak yaklaşmıyoruz. İTHİB’in önderliğinde beş ihracatçı birliğimizin bir araya gelmesini ve ülkemize böyle bir merkez kazandırmasını işte bu açıdan çok değerli buluyoruz. Bu projede Aachen gibi önemli bir üniversitenin yer alması ise ayrıca kıymet taşıyor. Bakanlık olarak, biz de üniversitelerimiz ve sanayimiz arasında, sanayicilerimizin kendileri aralarında iş birliğini geliştirmeleri yönünde çalışmalar yapıyoruz. ‘İşbirliği, güç birliğidir’ anlayışıyla hareket ediyoruz. Mesela KOSGEB ve TÜBİTAK desteklerinde, birkaç firmanın bir araya gelerek yaptıkları başvurulara daha iyi şartlarda destekler sağlıyoruz."

Özlü, bu merkezin açılışında bir müjde vermek istediğini belirterek, "Bu ay içinde yeni bir destek mekanizmasını, Rekabet Öncesi İşbirliği Projeleri Destek Programını hayata geçireceğiz. Bu kapsamındaki projeler için bütçe sınırı olmayacak. En az biri işletme olmak üzere iki veya daha fazla kuruluş tarafından ortaklık içinde yapılacak projeler destekten yararlanabilecek. Projelerle ilgili Ar-Ge ve tasarım harcamalarının yarısına hibe desteği vereceğiz." diye konuştu.



Haberin tamamı için:
http://www.sanayi.gov.tr/NewsDetails.aspx?newsID=24063&lng=tr

Haberimizi tekstil sektöründe faaliyet gösteren girişimcilerimiz başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Sağlık Sektörü "İstanbul Health Expo"da Bir Araya Geliyor!

$
0
0

CNR EXPO Yeşilköy’de 24-26 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilecekİstanbul Health Expo’da, bu yıl ilk kez bakıma muhtaç hastalar, yaşlılar ve engelli bireylerin ihtiyaçlarına çözüm üretmek amacıyla "Engellere Çözümler - Rehab Türk"özel alanı oluşturulacak.

Fuar kapsamında gerçekleştirilecek sağlık sektörünün 10 yıllık projeksiyonunun açıklanacağı ‘Sağlıkta Finansal Sürdürülebilirlik (SUT)” Sempozyumu’na ilginin büyük olması bekleniyor.

Sağlık sektörüne ve ülke ekonomisine katma değer sağlamak amacıyla gerçekleştirilecek organizasyonda; hem üretici firmalar yabancı alıcılarla buluşturulacak, hem de sektörün gelişimine katkı sağlayacak kongre ve kurslar düzenlenecek.

Medikal ve sağlık sektöründeki yeni teknoloji ve uygulamalara ev sahipliği yapacak “İstanbul Health Expo - 4. Medikal Cihaz ve Bütünleşik Sağlık Hizmetleri Buluşması, 2. Uluslararası Sağlık Kongreleri ve Sempozyumları” CNR EXPO Yeşilköy’de düzenlenecek. CNR Holding kuruluşlarından Pozitif Fuarcılık tarafından organize edilen fuar, Sağlık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), Sağlık ve Sosyal Hizmetler Dernekleri Federasyonu (SADEFE) ve Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) iş birliğinde 22-26 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilecek.

Ameliyathane cihazlarından tek kullanımlık ürünlere hastane mobilyalarına, fizik tedavi, rehabilitasyon cihazlarına kadar pek çok ürünün sergileneceği fuarda, medikal cihaz sektöründe yapılan ihracatın katma değerinin yükseltilerek, sektörün rekabetinin artırılması amaçlanıyor.

Kanser kontrolünden, sağlıkta kaynak yönetimine kadar pek çok konuda kursların gerçekleştirileceği fuarda; sağlıkta finansal sürdürülebilirlik, kalp krizi yönetimi, palyatif bakımı, ağız ve dis sağlığı, rehabilitasyon gibi daha pek çok konularda sempozyumlar ve kurslar düzenlenecek. Sağlık sektörünün gelecek 10 yıllık planlaması ilk olarak İstanbul Helath Expo’da masaya yatırılacak. Fuar kapsamında gerçekleştirilecek sağlık sektörünün 10 yıllık projeksiyonunun açıklanacağı‘Sağlıkta Finansal Sürdürülebilirlik (SUT)” Sempozyumu’na ilginin büyük olması bekleniyor.

Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ile Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu yetkililerinin de yer alacağı İstanbul Health Expo’da bu yıl ilk kez "Engellere Çözümler" adlı özel bir kongre gerçekleştirilecek. Kongrede, konunun uzmanları engelli bireylerin ihtiyaçlarına çözüm üretmek amacıyla bir araya getirilecek. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, EVSAD, Sağlık Daire Başkanlığı ve İBB Engelliler Müdürlüğü’nün desteğinde gerçekleştirilecek.

Fuar-Sempozyum-Kongre-Kurs Dörtlemesi

“Engellere Çözümler - Rehab Türk" kapsamında engelli ve bakıma muhtaç kişilerin yaşam kalitesi ile konforunu yükseltmek amacıyla son teknolojik ürün ve servisler sergilenecek.

Sağlık Bakanlığı’nın katkıları ile fuar kapsamında bu yıl 2’incisi organize edilecek Uluslararası Bütünleşik sağlık ve Bakım Kongresi’nde kongre-sempozyum ve eğitim sertifikasyon programları gerçekleştirilecek. Fuar-sempozyum-kongre-kurs dörtlemesiyle tüm bileşenlerin bir araya getirildiği organizasyon aracılığıyla sağlık sektörü, tüm ihtiyacını tek çatı altında karşılama imkanı bulacak.

Sağlık çalışanlarına spesifik konularda kongre ve kursların verileceği İstanbul Health Expo’da aynı zamanda üretici firmaların sağlık alanındaki ürün ve projeleri de yabancı alıcılarla buluşturulacak. Geçtiğimiz yıl gerçekleştirilen İstanbul Health Expo’da, Bosna Hersek, Suriye, Irak, Moldova, Ukrayna ve Belçika gibi pek çok ülkeyle ciddi bağlantılar kurulmuştu; bu yıl da fuar ve sempozyuma pek çok ülkeden profesyonel ziyaretçinin gelmesi bekleniyor.

İstanbul Health Expo hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz cnrhealthexpo.com web adresini ziyaret edebilirsiniz

Haberimizi sağlık sektöründe faaliyet gösteren okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Yaratıcı Fikir ve Projeler 21-23 Ekim'de Startup Weekend'e Yarışıyor!

$
0
0

Dünyanın önde gelen girişimcilik yarışmalarından Startup Weekend, 21-23 Ekim tarihleri arasında İstanbul Bilgi Üniversitesi'nin ev sahipliğinde İstanbul Bilgi Üniversitesi santralistanbul Kampüsü/Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi'nde gerçekleştirilecek.

BİLGİ, Viveka ve Mentors Network Turkey işbirliğiyle düzenlenecek olan Startup Weekend etkinliğinde, birbirinden güzel yaratıcı fikir ve projeler yarışacak. Üç gün sürecek yaratıcı etkinlikte katılımcılar, hayata geçirmek istedikleri fikirleriyle 48 saat boyunca yarışırken uzmanlardan birebir mentorluk alma imkanı da bulacak.

Program Takvimi

21 Ekim Cuma  22 Ekim Cumartesi 23 Ekim Pazar
17:30-18:00AçılışTüm gün: Çalışmalara Devam00:00-12:30Hazırlıklar
18:00-20:00 Fikir Sunumları14:00-17:00Sunumlar
20:00-20:30 Takımların Kurulması17:00-18:00Değerlendirme
22:00-00:00Çalışmalara Başlama18:00-18:30 Sonuçların Açıklanması

Startup Weekend hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.bilgi.edu.tr web adresini ziyaret edebilir, kayıt işlemlerinizi ise buradan gerçekleştirebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Borsa İstanbul Özel Pazar’ın 12.Yatırımı "iyisahne.com" Oldu!

$
0
0

Teknolojik girişimleri yatırımcılarla buluşturma misyonu ile hareket eden Borsa İstanbul Özel Pazar, hızlı girdiği 2016 yılına yeni bir yatırım ile devam ediyor.

Borsa İstanbul Özel Pazarüzerinden 2016 yılı içerisinde gerçekleşen yatırım sayısı 9’a yükselerek, bugüne kadar gerçekleşen toplam yatırım sayısı 12’yi, toplam yatırım tutarı ise 30 milyon TL’yi aştı.

Halka açılmadan pay alım-satımı amacıyla şirketler ile yatırımcıları bir araya getiren web tabanlı ve üyelik bazlı bir platform olan Borsa İstanbul Özel Pazar’da yeni bir yatırım daha gerçekleşti.

Borsa İstanbul Özel Pazarüzerinden 2016 yılı içerisinde gerçekleşen toplam yatırım sayısı 9’a yükselerek, 365 üyeye ulaşan Özel Pazar aracılığıyla Pazarın kuruluşundan itibaren geçen 1,5 yıllık sürede yapılan toplam yatırım sayısı 12’yi, toplam yatırım tutarı ise toplam 30 milyon TL’yi aştı.

Borsa İstanbul’un ev sahipliğinde 11 Ekim 2016 tarihinde melek yatırımcılar ve yatırım alan şirket iyisahne.com Kurucu Ortakları arasında imza töreni gerçekleştirildi.

iyisahne.com CEO’su Sinan Zabunoğlu bütün ekip adına sürece katkı sunan tüm melek yatırımcılar nezdinde,İstanbul Startup Angels’a, Borsa İstanbul’a ve ikinci tur yatırım sürecine daha evvel dahil olmuş olan GBA ve EGİAD’a teşekkürlerini iletti.

Borsa İstanbul Özel Pazar'dan yatırım alan girişim hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.iyisahne.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


Türkiye’nin En Büyük Hacking Yarışması "CTF" Başlıyor!

$
0
0

STM, 20 Ekim 2016 Perşembe günü Wyndam Ankara Otel’de bu yıl ikincisini düzenleyeceği‘Bayrağı Yakala’ (Capture the Flag - CTF) yarışmasında siber güvenlik uzmanlarını buluşturacak.

Kamu kurum ve kuruluşlarını, özel sektörü ve gönüllüleri bir araya getirecek olan bu etkinlik, Türkiye’de siber güvenlik alanında yapılmış en kapsamlı yarışmalardan biri olacak.

Siber Güvenlik alanındaki büyük yatırımlarıyla dikkat çeken Savunma Teknolojileri ve Mühendislik A.Ş. (STM), Türkiye’nin en kapsamlı siber güvenlik etkinliklerinden birine imza atıyor. 20 Ekim’de Wyndam Otel’de düzenlenecek olan ‘Bayrağı Yakala’ (Capture the Flag - CTF) etkinliği; kamu, üniversiteler ve özel sektörün siber güvenlik uzmanlarını yarıştıracak. Yarışmada çok sayıda siber güvenlik uzmanı kıyasıya bir mücadele verecek. STM, bu yıl ikincisi düzenlenen CTF’in, Türkiye’de bu alanda yapılmış en kapsamlı yarışmalardan biri olmasını ve geleneksel hale gelmesini hedefliyor.

Yarışırken Kendilerini de Geliştirecekler

Siber güvenlik profesyonellerini bir araya getirecek olan CTF’de yarışmacılar, etkinlik için oluşturulacak siber ortamda kriptoloji, tersine mühendislik, Wi-Fi gibi konularda kasıtlı olarak yaratılan sistem açıklarını bularak yarışmayı kazanmaya çalışacak ve bu sayede kendilerini geliştirme fırsatı yakalayacaklar.

Dereceye Girenler Ödüllendirilecek

Katılımın ücretsiz olacağı ve bu yıl kurumları temsilen oluşturulan takımlar yanında bağımsız ekiplerin de yarışa dahil olmasına imkân tanınacağı CTF’de; siber güvenlik konusunda geniş bir yetenek grubunun ortak bir çatı altında bir araya gelmesi ve bu alandaki bilgi paylaşım ağının oluşturulması amaçlanıyor. Dereceye girenlere çeşitli ödüllerin verileceği ‘Bayrağı Yakala’ yarışmasında, katılımcılar kurumsal veya bireysel olarak kendi siber güvenlik kabiliyetlerini deneyerek eksiklerini detaylı bir şekilde görme imkânına sahip olacak. CTF, bireysel katılımcılarla birlikte üniversite öğrencilerine de siber güvenlik alanında çalışan firmalara ve kamu kuruluşlarına kendilerini gösterme şansı verecek.

20 Ekim’de Wyndam Otel’de düzenlenecek olan ‘Bayrağı Yakala’ (Capture the Flag - CTF) yarışması hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.ctf.stm.com.tr web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi siber güvenlik ve hacking alanında kendisine güvenen okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

MAKTEK Avrasya: "Endüstri 4.0'ı Tribünlerden Seyretmemeliyiz"

$
0
0

Dünya makina devlerini İstanbul TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'nde 3'ncü kez bir araya getiren MAKTEK Avrasya, gösterişli açılışının ardından "Endüstri 4.0 ve Geleceğin Akıllı Üretim Mühendisliği" temalı seminerleriyle devam ediyor. Otomotiv, havacılık, savunma, beyaz eşya, gemi ve inşaat sektörleri başta olmak üzere imalat alanında sanayinin geleceğini şekillendirecek Endüstri 4.0, tüm yönleriyle 4 gün boyunca masaya yatırılacak.

Gelecek sanayi devriminin öncü makinalarının ilk kez sahne aldığı MAKTEK Avrasya, ikinci gününde sektörün duayen isimlerini ağırladı. Türkiye’de kendi fuar merkezine sahip tek özel sektör fuarcılık kuruluşu olan TÜYAP tarafından TİAD ve MİB işbirliği ile düzenlenen MAKTEK Avrasya'nın ikinci gününde dünyada son 5 yılın en çok tartışılan konuları arasında yer alan Endüstri 4.0 masaya yatırıldı. Yeni sanayi devriminin sektörlere sağlayacağı faydalar, “Savunma, Havacılık ve Uzay Kümelenmesinin Türkiye için Önemi”, “Endüstri 4.0 ve Siber Güvenlik”, “Endüstri 4.0 ve Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesi“ ve “Endüstri 4.0 Sistemlerinde Yeni İmalat Konseptleri" katılımcılarla paylaşıldı.

"Endüstri 4.0'ı Tribünlerden Seyretmemeliyiz"

Seminerlerin açılış konuşmasını yapan Dr. Ayhan Etyemez, dünyanın dilinden düşürmediği, henüz emekleme aşamasında olan Endüstri 4.0’ın tüm dinamikleriyle irdelenmesi gerektiğini söyledi. 2023 yılı için belirlenen 500 milyar dolar ihracat ve dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında yer alması hedefine ancak inovasyon, yüksek teknolojili üretim, eğitim ve teşvik ile ulaşılabileceğini belirten Etyemez; "Türkiye 1, 2 ve 3'ncü sanayi devriminden sonra 4'üncü sanayi devrimini tribünlerden seyretmemeli. Bunun için herkes elini taşın altına sokmalı. Dünyanın en genç nüfuslarından birine sahibiz. Tüm dinamikleriyle Endüstri 4.0'ı algılayıp, gelecek planlarımızı yapıp hızlıca aksiyon almalıyız. MAKTEK süresince akademik, bilimsel anlamda alanında 30 uzman isim, Türkiye için hayli önemli olan Endüstri 4.0 konusunda 1.200 dakika görüşlerini paylaşacak" dedi.

"ABD ve Almanya’da Alarm Zilleri Çalıyor"

Endüstri 4.0'ın rakip olsalar dahi şirketlerin önümüzdeki 10 yıl içinde birlikte çalışma olanağı sunacağını belirten seminerin ilk konuşmacısı İnfoma Teknoloji Genel Müdürü Mustafa Ceran, bütünleşik ürün geliştirme teknoloji platformlarının önemini artıracağını belirtti. Otomotiv, elektronik, uzay, havacılık ve savunma alanında Endüstri 4.0'ın ülkeleri bir üst lige çıkaracağını belirten Ceran, "İki yıl öncesine kadar Endüstri 4.0 alanında ülkemizde hiçbir çalışma yoktu. Hala da önemli adımlar atmış değiliz. Ancak dünya giderek küçük bir köy halini alıyor. Ülkeler Mars'ta koloni kurmak için çalışmalara başladı. Türkiye olarak rekabet edebilmemiz için henüz başında olduğumuz Endüstri 4.0 için kolları sıvamalıyız. Üretimdeki üstünlüğünü Çin'e teslim eden ABD ve Almanya'da bugünden alarm zilleri çalıyor. Kurgulanma aşamasında olan Endüstri 4.0 için çok zamanımız kalmadı" dedi.

"Yapılan Çalışmalar Macera Değil"

Ensütri 4.0 çalışmalarının akademik, bilimsel, sanayi ve devlet düzeyinde değil, ev hanımlarına kadar indirilmesi gerektiğini vurgulayan Mustafa Ceranşöyle konuştu;

"Öncelikle düşünce tarzımızı değiştirmeliyiz. Bilginin önemi önümüzdeki yıllarda daha da artacak. Şu an zengin olan ülkeler değişime hazırlanamazlarsa paraları bilgiyi satın almaya yetmeyecek. Biz de ilim, bilim, teknoloji, inovasyon tarafında daha fazla çalışarak bu yarışta ön plana çıkabileceğiz. Çin'in gelişimi karşısında Almanya, 2013 yılından bugüne 5 çalışma grubu ile hazırlanıyor. Mimari, inovasyon, araştırma, güvenlik, hukuki ve siyasi boyutlar ve eğitim konularında bu 5 grup geleceği bugünden şekillendiriyor. Bu bir macera değil."

"Makinaların Canı Kıymetlenecek"

Endüstri 4.0 ile birlikte üretimin daha çevreci, şirketlerin daha kârlı, insanların daha huzurlu olacağını da kaydeden Ceran, otomotiv devlerinin 4 kişilik çalışan ve 5 bin 300 robot ile bir günde 1.500 araba ürettiğini kaydetti. Üretimde fabrikaların akıllanması için başta yazılımcı olmak üzere siber güvenlik analisti, sanal gerçeklik tasarımcısı, makina öğrenim bilimcisi gibi 16 mesleğin ön plana çıkacağını belirten Mustafa Ceranşunları kaydetti;

"10 yıl sonra fabrikalardaki üretim adeta bir orkestra edasıyla gerçekleşecek. Ürünler üretim bandında sıra olsa dahi gitmeleri gereken makinaya kendileri ulaşacak. Diğer taraftan makinaların canı kıymetlenecek. Yani bir otomobil örneğinden yola çıkacaksak, araç ne zaman arızalanacağını, en yakın servis noktasını gereken parçaları sahibine söyleyip, yolda kalmamak adına direkt servis noktasına gidebilecek. Araç kazaları yolla, önündeki ve yanındaki araçlarla konuşan cihazlar sayesinde daha da azalacak. Film izlerken, bir deniz sahnesinde televizyonunuz deniz kokusu verebilecek. Bu gelişmeler karşısında 'Adamlar ne yapmış' dememek için ülke olarak çok koşmalıyız."

Üretimden Desteğe Endüstri 4.0

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Ekonomi Bakanlığı’nın destekleriyle gerçekleştirilen, 75 ülkeden 70 bini aşkın sektör profesyonelini buluşturacak olan MAKTEK Avrasya, 3'ncü gününde de Endüstri 4.0 alanında önemli isimlere ev sahipliği yaptı.

MAKTEK Avrasya 2016 hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.maktekfuari.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

2016 Sürdürülebilir İş Ödülleri 18 Ekim’de Sahiplerini Buluyor!

$
0
0

Bu yıl 3.sü gerçekleşecek olan “Sürdürülebilir İş Ödülleri”, 18 Ekim Salı Günü, Swisssotel The Bosphorous’da yapılacak tören ile sahiplerini bulacak. Topluma ve Dünyaya katkı sağlayan şirketleri, 3. kez ödüllendirecek olan “Sürdürülebilirlik Akademisi”; bu yıl ki katılımcılarını 9 ayrı kategoride değerlendiriyor.

İş dünyasının farklı alanlarındaki iş modellerinin ödüllendirildiği“Sürdürülebilir İş Ödülleri” için 30 Mayıs’ta başlayan başvuru süreci, 2 Eylül’de sona erdi. 27 kişilik “Sürdürülebilir İş Ödülleri Jürisi”, alanında lider İş Kadınlarından, İş Adamlarından ve Akademisyenlerden oluşuyor. 18 Ekim Salı günü açıklanacak olan Sürdürülebilir İş Ödülleri; Sosyal Etki, Sürdürülebilirlik İletişimi, İş birliği, Tedarik Zinciri Yönetimi, Su Yönetimi, Karbon ve Enerji Yönetimi, Atık Yönetimi, Çeşitlilik ve Dahil Etme kategorilerinin yanı sıra ve bu yıl ilk kez Start-Up alanında da veriliyor.

Türkiye’nin önemli kar amacı gütmeyen kuruluşlarından biri olan Sürdürülebilirlik Akademisi; sürdürülebilir iş modellerine geçişi sağlamak, iş modellerinde kökten değişimi teşvik etmek için dünyayı sürdürülebilir markalar ile yenilemek, dünya kaynaklarının gelecek nesilleri düşünerek tüketilmesini sağlamak için çalışıyor. İnsana yakışır işler ve iş koşulları içinde çalışılmasını teşvik etmek, kadınlara eğitim ve ekonomik gelişim fırsatları sunmak için çalışmalarını sürdürüyor.

Unutmayın, Sürdürülebilir İş Ödülleri 18 Ekim 2016 tarihinde Swisssotel The Bosphorous’da yapılacak tören ile sahiplerini bulacak.

Sürdürülebilir İş Ödülleri hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.surdurulebilirisodulleri.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Tarım Sektöründe Alternatif Pazar Fırsatları Sunan Fuar: Growtech Eurasia!

$
0
0

Rusya ile yaşanan krizin etkisinin alternatif pazarlarla aşıldığına dikkat çeken Batı Akdeniz İhracatçılar Birliği (BAİB) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Satıcı,30 Kasım – 03 Aralık 2016 tarihleri arasında Antalya Expo Center’da yapılacak olan Growtech Eurasia Tarım Fuarı kapsamında; Alım Heyeti Programı düzenlediklerini açıkladı.

Satıcı, “Ekonomi Bakanlığı koordinatörlüğünde ve BAİB’in organizasyonuyla gerçekleşecek program sayesinde; ihracatçılarımız dünyadan önemli potansiyel alıcılarla Growtech Eurasia Tarım Fuarı’nda biraraya gelme fırsatı bulacaklar” dedi.

Katılımcı ve ziyaretçilerini dünya pazarları ile buluşturmaya hazırlanan Growtech Eurasia 16. Uluslararası Sera, Tarım Ekipmanları ve Teknolojileri Fuarı, 30 Kasım – 03 Aralık 2016 tarihleri arasında Antalya Expo Center’da yapılacak. 50 bin m2 alanda gerçekleşecek. Türkiye’nin en geniş kapsamlı tarım fuarında; 700’den fazla ulusal ve uluslararası katılımcı ile yaklaşık 80 ülkeden 80 bini aşkın ziyaretçinin yer alması bekleniyor.

Growtech Eurasia, Avrupa ve Balkanlardan Orta Doğu’ya, Kuzey Afrika’dan Türk Cumhuriyetlerine kadar geniş bir coğrafyada tarım sektörüne yön veriyor.

Antalya’nın sahip olduğu üretim potansiyeli, ürün deseni, ihracatta kat ettiği başarı ve yıl boyu iç ve dış pazarlara sunduğu ürünler ile tarımın marka şehri olduğunu belirten Batı Akdeniz İhracatçılar Birliği (BAİB) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Satıcı,“Rusya ile yaşanan krizin etkisini alternatif pazarlarla aşmayı başardık. Bölge ihracatımız 2016 yılının ilk 9 ayında 1 milyar 19 milyon 604 bin 724 dolara ulaştı. Geride kalan 9 ayda tarım sektörünün ihracatı 422 milyon 815 bin 830 dolara ulaştı. Rusya pazarının açılmasıyla beraber büyük emekler sarf ederek oluşturduğumuz alternatif pazarlarda etkinliğimizi daha da arttırarak, yıl sonu ihracat hedeflerimize ulaşacağımıza inanıyoruz” dedi.

“Batı Akdeniz İhracatçılar Birliği BAİB olarak, sektörümüze ihtiyaç duyduğu alternatif pazarları sunan ve hem katılımcı hem de ziyaretçi yönünden uluslararası nitelikteki Growtech Eurasia Antalya Tarım Fuarı’nı yıllardır destekliyoruz” diyen Mustafa Satıcı, “Growtech Eurasia Antalya Tarım Fuarı kapsamında, Ekonomi Bakanlığı koordinatörlüğünde ve BAİB’in organizasyonuyla hedef ülke pazarlardan katılımcıların yer alacağı Alım Heyeti Programı düzenliyoruz. Bu program sayesinde ihracatçılarımız, dünyadan önemli potansiyel alıcılarla Growtech Eurasia Antalya Tarım Fuarı’nda biraraya gelme fırsatı bulacak. 2002 yılından bu yana istikrarlı şekilde büyüyen fuar, günümüzde Avrupa ve Balkanlardan Orta Doğu’ya, Kuzey Afrika’dan Türk Cumhuriyetlerine kadar geniş bir coğrafyada tarım sektörüne yön veriyor” dedi.

Growtech Eurasia’nın bu yıl 16’ncı kez düzenleneceğini belirten UBM EMEA (Istanbul) Fuarcılık Grup Direktörü Engin Er, “Sektör için her yıl ortalama 500 milyon doların üzerinde iş hacmi yaratıyoruz ve katılımcılarımız ile ziyaretçilerimizin varolan pazarların yanısıra alternatif yeni pazarlara ulaşmalarını sağlıyoruz. Geçtiğimiz yıl Growtech Eurasia katılımcılarını doğrudan olmasa da dolaylı olarak etkileyen sıkıntılar, alternatif yeni pazarların üreticilerimiz için çok önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Growtech Eurasia, tarım sektörünün tüm aktörlerini kucaklayarak alternatif yeni ticari işbirliği fırsatları sunarken, tarım sektörüne dair en son ürün ve hizmetleri sergiliyor ve aynı zamanda bir iletişim ve diyalog platformu görevini üstleniyor” dedi.

Engin Er şöyle devam etti: “Growtech Eurasia olarak üzerimize düşeni yaptık, fuar alanı büyüklüğümüzü 50 bin m2ye çıkardık, katılımcı ve ziyaretçilerimizi doğru alıcılarla buluşturacak Eşleştirme Programı düzenledik. Ayrıca, Ekonomi Bakanlığımızın destekleri ve BAİB’in organizasyonuyla düzenlenen ve ev sahipliğini üstelendiğimiz Alım Heyeti programlarını fuar alanına taşıdık. Dokuz yıldır verilen ve sektörün saygısını kazanmış Growtech Eurasia Tarım Ödülleri’nin konseptini yeniledik. Yarışmamızda dereceye giren ürün ve hizmetler, bu yıl ilk kez fuar alanında oluşturulacak İnovasyon Alanı’nda sergilenecek. Özetle, Growtech Eurasia, bu yıl da yeniliklere ve ilklere imza atmaya devam ediyor” dedi.

Doğu Avrupa, Ortadoğu ve Kafkasların lider fuarı olan ve her geçen yıl uluslararası arenada saygınlık kazanarak, istikrarlı bir şekilde büyümeye devam eden ve gelişen Growtech Eurasia 16. Uluslararası Sera, Tarım Ekipmanları ve Teknolojileri Fuarı, 30 Kasım – 03 Aralık 2016 tarihleri arasında Antalya Expo Center’da gerçekleşecek.

Growtech Eurasia’nın 50 bin m2 büyüklüğündeki fuar alanı, ziyaretçi ve katılımcıların ilgi alanları gözetilerek;

  • Sulama ve Sera Teknolojileri,
  • Bitki Besleme ve Koruma,
  • Traktör ve Tarım Makineleri,
  • Tohumculuk

başlıkları altında 4 farklı ürün ve hizmet grubuna göre konumlandırıldı. Fuar 10:00-19:00 saatleri arasında ziyarete açık olacak.

Katılımcı Profili:‘Sera ve Sera Teknolojileri’, ‘Tohum’, ‘Fide’, ’Fidan’, ’Organik Tarım’, ‘Sulama Sitemleri ve Ekipmanları’, ‘Bitki Besleme ve Koruma’, ‘Projelendirme, Danışmanlık Hizmetleri’, ‘Belgelendirme’, ‘Ambalajlama’, ‘Tarımsal Bankacılık ve Finans’, ‘Tarımsal Analiz ve Araştırma Laboratuvarları’, ‘Tarımsal Makine ve Ekipmanları’ ve ‘Tarımsal Makine ve Teknolojileri’.

Ziyaretçi Profili: ‘Çiftçiler, Üreticiler, Bayiler ve Distribütörler’, ‘Sera ve Tarımsal İşletme Sahipleri’, ‘Örtü Altı ve Açık Tarım Projelerini Geliştirecek, Potansiyel Alıcılar’, ‘Sebze & Meyve Komisyoncuları’, ‘Gıda Üreticileri Satın Alma Müdürleri’, ‘Perakende Gıda Zincir Mağazalar Ürün Satın Alma & Tedarik Müdürleri’, ‘Tarım Sektörü Kamu Kurum-Kuruluşları, Tarımla İlgili Meslek Odaları, Sivil Toplum Kuruluşları Yöneticileri – Uzmanları’, ‘Türk Tarım Sektörüne Yatırım Yapmayı Planlayan Yabancılar’, ‘Basın ve Medya Mensupları’, ‘Üniversite Öğretim Görevlileri ve Öğrencileri’.

Growtech Eurasia 16. Uluslararası Sera, Tarım Ekipmanları ve Teknolojileri Fuarı hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.growtech.com.tr web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tarım sektöründeki fırsatlardan haberdar olmak isteyen tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

İtalyan Startup’ları Borsa İstanbul Özel Pazar’da Türk Yatırımcılarla Buluştu!

$
0
0

İtalya’nın gözde yedi teknolojik startup’ı, İtalyan Dış Ticaret ve Tanıtım Ajansı (ITA) ve Borsa İstanbul Özel Pazar iş birliğiyle gerçekleştirilen etkinlikte Türk yatırımcıları ile buluştu. İtalya’dan gelen yedi startup yöneticisi sunumların ardından yatırımcıların sorularını cevaplarken, sunumların ardından yatırımcılarla girişimciler yatırım müzakereleri gerçekleştirdi.

Artırılmış Gerçeklik, Enerji, Sağlık Teknolojileri, Kalite Kontrol ve Güvenlik Görüntüleme Cihazları, Nano Teknoloji, Veriden Video Oluşturma, Akıllı Şehirler ve Perakende sektörlerinde uzmanlaşmış olan yedi yenilikçi İtalyan startup, Borsa İstanbul Özel Pazar veİtalyan Dış Ticaret ve Tanıtım Ajansı (ITA) iş birliğinde düzenlenen etkinlikte, Türkiye’den yatırım almak için kendilerini tanıttılar. Borsa İstanbul’da gerçekleşen etkinlikte Borsa İstanbul Özel Pazar üyelerinin yanı sıra, risk sermayesi şirketleri, melek yatırımcılar ile bireysel yatırımcılar yer aldı. Bu yenilikçi startupların, yatırım olanaklarının yanı sıra, Türkiye’de teknolojik iş birlikleri ve dağıtım kanalları bulmasının da önünün açılması hedefleniyor.

ITA İstanbul Ofisi ve Borsa İstanbul Özel Pazar’ın birlikte gerçekleştirdikleri etkinliğin açılışında konuşan Borsa İstanbul Pazarlama ve Satış Direktörü Serhat Görgün“Borsa İstanbul Özel Pazar olarak İtalya’dan gelen bu değerli girişimcileri ağırlıyor olmaktan mutluluk duyuyorum. Bugün, akıllı şehir uygulamaları, yenilikçi sağlık teknolojileri ve artırılmış gerçeklik gibi son zamanlarda yatırımcıların yoğun ilgi gösterdiği sektörlerde faaliyet gösteren girişimcileri dinleme fırsatımız olacak. Yenilikçiliğin ve yaratıcılığın sürdürülebilir ekonomik büyümenin en önemli ayağı olduğu günümüzde, Özel Pazar olarak yatırımcı ve girişimcilerin birbirine her zamankinden daha fazla ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle bugün düzenlediğimiz bu etkinliğin tarihsel olarak son derece yakın bağlara sahip iki ülkenin yatırımcı ve girişimcileri arasındaki etkileşimin artmasına vesile olmasını diliyor ve değerli iş birlikleri için İtalya Ticaret Ajansı’na teşekkürlerimi iletiyorum.” dedi.

İtalyan Dış Ticaret ve Tanıtım Ajansıİstanbul Ofisi Direktörü Aniello Musella ise “İtalya’nın yenilikçi girişimlerini Borsa İstanbul Özel Pazar’da Türk yatırımcılarla buluştururarak bir ilke imza atıyoruz. Bildiğiniz gibi, otomotiv, makina, mücevher, gözlük, moda, mobilya ve aydınlatma gibi sektörlerde lider konumdaki birçok İtalyan şirketi sayesinde, İtalya’nın eşsiz bir tasarım, mühendislik, zanaat ve endüstriyel geleneği var. Türk sanayicileri, yatırımcıları ve tüketicileri bu şirketleri çok iyi tanıyor.

Bugün, ufukta yeni bir tip İtalyan şirketi yükseliyor: İşlerinin özünde inovasyon, fikrî ve sınai mülkiyet ve patentlenebilen akademik bilgi olan yenilikçi girişimler. İtalyan hükümeti ücretsiz şirket kurulumu, esnek çalışma ve sosyal güvenlik yaptırımları, vergi indirimleri, kuluçka ve kuruluş sermayesi destekleri için fonlarla bu şirketlere tam destek veriyor. İtalyan ekonomisinin gücü, yenilik ve teknolojiyi tasarım, endüstri ve akademiyle buluşturarak değişen dünyada değer yaratmayı sürdürmesinden kaynaklanıyor. Borsa İstanbul Özel Pazar’da sizlere İtalya’nın sunduğu en iyi girişimlerden birkaçını takdim etmekten gurur duyuyorum. Bu şirketler İtalya’nın geleceğidir.” şeklinde konuştu.

Konuşmaların ardından, yedi İtalyan startup, yaptıkları sunumlar ile kendilerini Türk yatırımcılara tanıtırken, sunumların ardından yatırımcıların sorularını cevapladılar. Daha sonra, yatırımcılar ve startup’lar bir araya gelerek yüz yüze yatırım görüşmeleri gerçekleştirdi.

İtalya’nın Yenilikçi Girişimcilik Kültürü

Borsa İstanbul’un ev sahipliğinde gerçekleşen etkinlikte yer alan startupların tamamı İtalya hükümetinin özel politika ve uygulamalarla desteklediği yeni teknoloji üreten yenilikçi startup kategorisindeki şirketler. Yenilikçi startup kategorisine girmek için şirketlerin giderlerinin en az %15’ini Ar-Ge’nin oluşturması, kurucularından en az birinin doktora derecesi veya iki kurucusunun yüksek lisans derecesi olması ve patent veya faydalı model ile tescil edilmiş bir fikrî mülkiyetlerinin olması gerekiyor.

İtalya Dış Ticaret ve Tanıtım Ajansıİstanbul Ofisi ve Borsa İstanbul’un girişimleri ile Türkiye’ye gelerek kendilerini yatırımcılara tanıtan startup’lar ise şöyle:

1- Marioway

İş Geliştirme Müdürü Flaviano Tarducci’nin tanıttığı Marioway, icat edildiğinden bu yana yaşanan teknolojik gelişmelere rağmen tasarımı değişmemiş olan tekerlekli sandalyeyi, engelli vatandaşların sosyal hayata ve iş hayatına katılımlarını kolaylaştıran bir elektrikli hareketlilik aracına dönüştürdü. Elle kullanılan tekerlekli sandalyeye alternatif olan elektrikli hareketlilik aracı elleri serbest bırakarak engelleri kaldırıyor.

2- Coelux

Coelux Pazarlama İletişimi Müdürü Cristiana Sasso ise Yapay Pencere Sistemlerini anlattığı sunumunda, yapay ışıkla gökyüzünü taklit eden nanoteknoloji altyapılı optik çözümlerle kapalı ortamlarda yapay güneş ışığı ve sonsuz mavi bir gökyüzü illüzyonu yarattığını anlattı. Özellikle yer altındaki hacimlerde kullanılan Coelux, penceresiz ortamların aydınlanmasını tamamıyla değiştiriyor.

3- EasyLumen

EasyLumen ise, akıllı şehirler (smart cities) hareketine eklemlenen yenilikçi bir ürün olan EcoSmartGrid’i tanıttı. EasyLumen, şehir aydınlatmasındaki verimi artıran bir sistem. Mevcut elektrik şebekesi üzerinde şifrelenmiş veri aktarımı yaparak araçlar arasında iletişim kuran EcoSmartGrid, sokak lambaları, ev/işyeri aydınlatmasındaki enerji ve bakım verimliliğini artıran akıllı bir sistem.

4- Experenti

Padua Üniversitesi ve Mentis arasındaki bir işbirliği sonucu kurulmuş olan Experenti’yi tanıtan Amir Baldissera ise, şirketin Artırılmış Gerçeklik (Augmented Reality (AR)) teknolojisini entegre ederek deneyimsel pazarlama konusunda yenilikçi ürün ve hizmetler sunarak stratejik danışmanlık yaptığını belirtti. Experenti, pazarlama iletişimi amacıyla yaratılan mesajların bir deneyime dönüştürülerek tüketiciyle paylaşılmasını sağlayan bir Augmented Reality platformu.

5- ELSE Corp

ELSE Corp ise, özel üretim ve sipariş usulü moda ve ayakkabı sektörleri için yeni bir alışveriş deneyimi sunan bir SaaS bulut platformu. “Sanal Konsolu” sayesinde müşteriler kendi vücut ölçülerini taratarak, ürünün malzemelerinin gerçek örneklerini ellerine alıp hissederek, istedikleri renk, ürün, aksesuar ve malzeme kombinasyonlarını da ürünlerin sanal görüntüleri ile seçebiliyorlar. E.L.S.E. platformu, perakendeciler, tasarımcılar, moda markaları ve üreticiler tarafından tercih edilen inovatif, yüksek etkili ve düşük giderli bir çözüm olarak dikkat çekiyor.

6- Littlesea

Otomatik olarak sayısız adette editoryal, ekonomi, iş dünyası, pazarlama ve müşteri hizmetleri videoları üretmeye yarayan patent süreci devam eden bir teknoloji sunan Littlesea’nin veriden video oluşturan teknolojik altyapısı ile gerçekleştirdiği özel projeler arasında, yeni kurulmuş şirketlerin iş modellerini otomatik olarak videolaştıran Upitch.net ve iş arayan adayların cv’lerini otomatik olarak videolaştıran youresume.nen yer alıyor. Teknoloji sayesinde veriyi görselleştirerek video olarak paylaşma konusunda büyük bir ihtiyaca cevap veren Littlesea her sektör ve sanayi kolunda kullanılabilir.

7- Xnext

İtalyan startup’lar arasında yer alan Xnext ise maddeleri parçalamadan test ve analiz konusundaki dünyanın en gelişmiş cihazı olan ve üretim hattında anında kalite kontrol sağlayan XSpectra’yı geliştirdi. XSpectra müdahalesiz kalite kontrol testlerinde kullanılan röntgen makinelerinde çok bantlı teknolojisiyle büyük yenilikler yaptı. XSpectra teknolojisi gıda üretim hatlarında kirletici partikülleri saptamak için, havalimanı gibi alanlarda güvenlik noktalarında patlayıcı maddeleri saptamak için kullanılıyor. Kalite standartlarının başarının anahtarı olduğu üretim sektöründe tercih edilen XSpectra’yı Bruno Garavelli tanıttı.

Borsa İstanbul Özel Pazar hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.bistozelpazar.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Viewing all 7107 articles
Browse latest View live